İman ile küfür birbirlerine zıt olduğu gibi, ahiret de, dünyanın
zıddıdır. Dünya ve ahiret bir araya getirilemez.
Sual: Ahireti kazanmak için dünya zevklerini terk mi etmelidir, hem
dünyada, hem de ahirette nimetler içinde yaşamak mümkün değil
midir?
Cevap: İman ile küfür birbirlerine zıt olduğu gibi, ahiret de,
dünyanın zıddıdır. Dünya ve ahiret bir araya getirilemez. Ahireti
kazanmak için, dünyayı yani haramları terk etmek lazımdır. Dünyayı
terk etmek de, iki türlüdür:
Birisi, bütün haram olan şeylerle beraber, mubahları da, yani günah
olmayan lezzetlerin çoğunu da bırakıp, yaşamak için zaruri olan
miktarını kullanmaktır. Tembel ve işsiz olarak oturup da, dünyanın
zevk, keyif ve eğlencelerine dalmak yolunu bırakarak, her türlü
zevk ve lezzetinden vazgeçip, bütün zamanını, ibadetle,
Müslümanların rahatları, İslâm dinini bilmeyenlerin, doğru yola
kavuşmaları için lazım olan ilmi ve teknik usulleri, vasıtaları, en
ileri, en üstün şekilde yapmakla, kullanmakla geçirmek, durmadan
çalışmak ve dünya zevkini böyle çalışmakta aramak, bulmaktır.
Eshâb-ı kiramın hepsi ve din büyüklerinin çoğu, hep böyle idi.
Dünyayı, bu şekilde terk etmek, pek faydalıdır. Bundan maksat,
İslâmiyetin emrettiği şeyleri yapmak için, bütün rahatı ve zevkleri
feda etmektir.
İkincisi, dünyada haram ve şüpheli şeylerden kaçıp sadece mubahları
kullanmaktır. Bu kısım da, bu zamanda, çok kıymetlidir.
Allahü teâlânın mubah ettiği yani müsaade ettiği şeyler pek çoktur.
Bunlarda bulunan lezzet, haramda bulunanlardan, çok daha fazladır.
Mubahları kullananları Allahü teâlâ sever, haramları kullananları
ise sevmez. Aklı olan, doğru düşünebilen bir kimse, geçici bir zevk
için, sahibinin, yaratanının sevgisini teper mi? Zaten, haram olan
şeylerin sayısı pek azdır. Bunlarda bulunan lezzet, mubahlarda da
vardır.
***