Siyasi partilerin ve belli kimliklerin taşıyıcısı konumuna gelmiş önde gelen kişilerin daha çok kendi tabanları ya da öncelikleri üzerinden değerlendirme yapmaları anlaşılır. Sonuçta bulundukları yerin en önemli anlamı; temsil iddiasında oldukları kesimlerin endişelerini, korkularını ya da umutlarını söylemleştirmek, kitlesel düzleme taşımak ve mümkünse siyasi arenada icraat haline dönüştürmek. Bu konuda tabanlarını tatmin eden bir performans sergileyemedikleri takdirde zaten pozisyonlarını sürdürmeleri de zorlaşacaktır.
Fakat bu ihtiyaç, söylem inşa ederken toplumun diğer kesimlerini göz ardı etmenin ve tek taraflı bir kurguyu tek ve mutlak alternatif olarak dayatmayı meşru kılmıyor. Hele de kitle partisi olma iddiasındaki bir siyasi partide bu daha da önemli. Aynısı savunduğu ideallerin temsil ettiği kitleyi aşan bir doğruluk ve geçerlilik taşıdığı iddiasında olanlar için de geçerli.
Kabul ettiği ya da doğru olarak ilan ettiği tutumların mutlak olduğunu savunmak ancak faşist idarelerde mümkün. Farklı bir doğruyu savunmanın ya da farklı bir pozisyonu dillendirmenin suç, kabahat, ölümcül hata ve geri dönüşsüz bir kayıp olması demokratik sistemlerde...