Karışık, zira Harvard Üniversitesi’nde yapılan yeni bir
çalışmada sıfır glütenli beslenmenin kalbimizin sağlığını
bozabileceğini gösteren bulgulara ulaşıldı. Araştırmanın sonuçları
da ünlü tıp dergisi BMJ’de yayınlandı.
Elde edilen sonuçlara bakılırsa; tam tahıllı beslenmek daha akılcı
ve de tam tahıllı beslenenlerin kalp hastalığından ölme riskleri
daha düşük. Yeter ki o tam tahıllı besini (ekşi mayalı tam tahıllı
ekmeği ya da kepekli bulgur pilavını) fazla abartmasınlar.
Netice şudur: Glüten alerjiniz yani çölyak hastalığınız varsa tabii
ki “sıfır glüten”i hedefleyin, kesinlikle “glütensiz” beslenin.
Glütene alerjiniz yok ama “Glüten hassasiyetiniz” varsa glüten
tüketimine (tahıllar) sınır getirin.
Ama hiçbir sorununuz yoksa (abartmamak koşuluyla) tam tahıllı
mayalı ekmeklere ve kepekli bulgura “hayır!” demeyin.
Önemli olan nokta şu:
Fazla glütenli besin tüketimi (tahıllar) daha fazla kalori kazanımı
(ekmek, pasta, çörek) anlamına gelebiliyor. Bu da kilo sorunu başta
olmak üzere sağlığımızı olumsuz etkileyebiliyor. Ama çölyak hastası
değilseniz “sıfır glüten” gibi bir saçmalığa da paçanızı
kaptırmamanız gerekiyor. Durumun özeti şimdilik budur!
OKUR SORUSU
Kronik prostatitin çaresi var mı?
Prostat bezinin kronik mikrobik iltihabi hastalığı “kronik
prostatit”, yol açtığı yorgunluk, bel-kasık ağrıları, kas-eklem
ağrıları, idrar yolu sorunları nedeniyle can sıkıcı bir sorundur.
Ve maalesef hâlâ etkin bir tedavisi yoktur.
Zaman zaman yol açtığı akut prostatit alevlenmeleri, sebep
olabildiği korkutucu PSA yükselmeleri sebebiyle de üzücüdür. Kronik
prostatitin kronik yorgunluk, halsizlik, hatta depresif bir ruhsal
durumla da birlikte olabileceği iyi bilinir.
Çözüm için bağışıklık sistemi güçlendirilmeli ve mutlaka bir
üroloji uzmanı ile işbirliği yapılıp o uzmanın sözünden
çıkılmamalıdır.
BANA GÖRE
Haftada en az 3 yumurta!
Yumurta mükemmel bir besin. Harika bir protein kaynağı. İçindeki
yağlar güçlü ve faydalı. Vitamin, mineral ve diğer besinsel
zenginlikleri de çok iyi. Ayrıca -genelde- güvenli bir besin.
Hileye, hurdaya pek gelmiyor. Tok tutucu. Faydasına oranla fiyatı
da makul sayılır.
Yumurta alerjiniz yoksa çiğ tüketmemek şartıyla haftada en az 3
yumurta yemek iyi bir karar. “Her güne bir yumurta olur mu?”
diyorsanız ben “hayır!” demem. Ben hemen her gün bir yumurta ile
güne başlarım.
Kimler kısıtlamalı? Kalp sorununuz, geçirilmiş bypass operasyonu
veya stendiniz varsa bence önce kardiyoloğunuzla da bir konuşun
derim.
BİR UYARI
Zeytinyağı da ölçülü tüketilmeli
Zeytinyağı yağların en güvenlisi. Günlük yağ tüketim planı
yapılırken öncelikle seçilmesi gerekeni. Her şeyden evvel daha çok
sağlık yararı var. Bu da içindeki “tekli doymamış yağ”
zenginliğiyle ilişkili.
Ama “kalori” meselesi söz konusu olduğunda neticede onun da bir
yemek kaşığında 120 kalori var. Yani öyle kaşık kaşık yenecek, her
sabah bir bardak dolusu içilecek kadar da abartılı miktarda asla
tüketilmemeli.
Ayrıca zeytinyağının içinde yüzde 15-17 civarında “doymuş yağ”
olduğu da unutulmamalı. Biliyorsunuz doymuş yağın aşırısı damar
yaşlanmasını hızlandırabiliyor.
Özeti şudur: Zeytinyağı da kararında tüketilmesi gereken bir
besindir.
SAĞLIK ZAPTİYESİ
Mide küçültme ameliyatları riskli olabilir
Daha önce de yazdım. Medyadaki sağlık bilgilerini dinlerken lütfen
uyanık olun, dikkatli olun diye de sizi uyardım. Duyduğunuz,
gördüğünüz, okuduğunuz her bilgi ve tavsiyeye güvenmeyin diye sık
sık tekrarladım.
Zira o “çakma” ya da “amaçlı” ve “yönlendirici” bilgiler nedeniyle
başınıza olmadık işler gelebilir. “Hayata veda etmeniz” bile
mümkün.
Bunlardan birini birkaç gün evvel Ayşe Arman yazdı. 70’li kilolarda
35 yaşında bir hanım. Kilo sorunu, “mide küçültme” olarak bilinen
ameliyatla tedavi edilmeye kalkışılmış. Neticede de yaşamını
kaybetmiş.
Son yıllarda orta veya hafif ölçüde kilo sorunu olanları bile bu
tür ameliyatlara özendiren ciddi bir yönlendirme kampanyası var.
Bunların kimi açık, kimi gizli heveslendirmelerle yürütülüyor. En
büyük hedef de “ünlü” (!) olarak bilinen bazı figürler. Onlara
yapılan ameliyatlar -tabii ki iyi sonuçları- duyurularak ciddi bir
kilo sorunu olmayanlar bile bu ameliyatlara heveslendiriliyor.
Oysa o ameliyatların hepsi son derece mühim cerrahi girişimler.
Ciddi riskleri olan operasyonlar. Lütfen dikkatli olun. Prensip
olarak ağır derecede obeziteniz yoksa, obezite sorununuzun acilen
çözümlenmesi zarureti söz konusu değilse bir endokrinoloji ve
metabolizma uzmanı, en azından bir iç hastalıkları uzmanı ile
görüşmeden de asla ameliyat olmaya kalkmayın.
UNUTMAYIN
Nar bir mucizedir
Narın kendisi de suyu da inanılmaz bir sağlık desteği sağlıyor.
Özellikle kalp ve damar sağlığı söz konusu olduğunda nar en önde
gelen besin tercihlerinden biri olarak gösteriliyor.
Yapısındaki punikalinler sayesinde damarların iç yüzünü döşeyen
hassas endotel tabakasını korumada, kan basıncı yükselmelerini
önlemede nar inanılmaz işler başarıyor. Antioksidan gücünü
oluşturan antosiyaninler sayesinde de mükemmel bir bağışıklık
desteği görevi üstleniyor. Özellikle kanser bağışıklığında çok
güçlü bir doğal ilaç olarak gösteriliyor.
Çekirdeğindeki yağın Omega-5 zengini olması da önemli bir avantaj,
mühim bir ayrıntı. Nar özlerinin boyun damarlarındaki plakların
gelişimini önlediğini gösteren ciddi bir çalışma da yayınlandı.
Bir başka çalışmada ise narın anjiyotensin dönüştürücü enzim
aktivitesini azaltarak adeta bir tansiyon dengeleyicisi gibi
etkilediği gösterildi.
Kısacası nar sadece bir besin değil. O harika bir doğal ilaç ve
şimdi tam da nar zamanı!