Birbiri ardına yayınlanan pek çok bilimsel araştırma gösterdi ki, gıda tüketimi azalıp aç kalma süremiz uzadıkça sağlığımız iyileşiyor.
Özellikle 50’li yaşlardan sonra günde üç-dört değil, iki öğünle
beslenip gıda tüketimini abartmazsak, bedenimiz daha rahat oluyor,
metabolizmamız daha verimli, hormonal ve enzimatik sistemlerimiz
daha güçlü çalışıyor.
Bu öngörü tabii ki herkes için kesin bir doğru değil. Özel
durumları nedeniyle sık yemek zorunda olan, öğün atlamaları halinde
sağlıkları bozulan, hatta günde iki-üç kez ara öğün almak zorunda
kalanlar da var.
Ama öyle anlaşılıyor ki “imalat şartnamemiz”, başka bir deyişle
“fabrika ayarlarımız” çoğumuza günde en fazla üç, mümkünse de iki
öğün ile yetinmemizi tavsiye ediyor.
Açlık kürlerinin hücre sağlığını neden ve nasıl iyileştirdiğini
kanıtlayan araştırmalarıyla Nobel Ödülü kazanan Japon bilim adamı
Yoshinori Ohsumi’nin bulgularından daha önce de bahsetmiştim.
Nobel ödüllü ünlü araştırmacı da bize gösterdi ki beden aç kaldığı
süre içinde kendini daha fazla tamir etme, eksiğini, gediğini
giderme, yırtığını söküğünü onarma imkânı buluyor.
Yine açlık süresi uzadıkça toksinlerden kurtulma faaliyetleri de
hızlanıyor.
Kısacası bizi 1 ay süre ile “sahur-iftar” ritmi ile iki öğün
beslenmeye yöneltip 16 saat civarında gıda tüketimine dur diyen
ORUÇ, bedensel sağlık açısından da faydalı. Orucun sadece ruhsal
değil, bedensel katkılarının da olduğu kesin.
BİR İFTAR MENÜSÜ
İFTAR (Başlangıç)
◊ 2 adet hurma
◊ Çorba (kurubaklagil ve sebze çorbalarını tercih edin)
◊ Az tuzlu peynir çeşidi
◊ 4-5 adet zeytin
◊ Kepekli veya tam buğday unundan yapılmış ekmek veya
pide