Spermlerdeki sorun sadece sayısal da değil, üretilen spermlerin
yapısal sorunları da var ve bütün bunlar “görev hatası” ile
neticeleniyor. Geçen hafta yayımlanan bir toplu değerlendirme
raporu ile sperm sayısındaki azalmaya yeniden dikkat çekildi.
Raporda “Spermlerimizin yarısı kayıp” denildi ve bu durumun eğer
tedbir alınmazsa “insanlığın sonu” olabileceğine vurgu yapıldı.
Sperm sayısındaki bu düşmede stres-depresyon sarmalının, çevre
kirliliğinin (toksik kimyasallar), alkol ve sigaranın, obezite
salgınının ve tabii ki dizüstü bilgisayarların etkisi olduğu
biliniyor. Özellikle dizüstü bilgisayarlar, yaydıkları “ısı” ile
yumurtalıklarda sperm üretimini ciddi ölçüde baskılayabiliyor.
İyi yaşa, iyi yaşlan!
Sıdıka hanım, eşim Mihriban’ın annesi. Sıdıka annenin 91’inci
yaş gününü Bodrum’da geçen hafta kutladık. Bakın o kutlamanın
sonrasında ona neler anlattım...
“Yaşlılık, yaşadıklarımız ve yıpranmalarımızın toplamı. Bu
kesin.
Kalitesini genetik mirastan çok yaşam tarzı seçimlerimiz
belirliyor. Bu da kesin.
Şu bilgileri de unutmamalı: Yaşlılık bir küçülme ve azalma süreci.
Ama yaşlılık asla ağrılara razı olma ve/veya bitkinliğe,
halsizliğe, yorgunluğa, uykusuzluğa, bellek kaybına teslimiyet hali
değil.
Eğer iyi yaşayıp iyi yaşlanmayı becerebilirseniz geçireceğiniz ufak
tefek ve seyrek sağlık sarsıntıları dışında ciddi bir sorun
yaşamadan son nefesinize kadar keyifli ve huzurlu, dinç ve formda
bir ömür sürebilirsiniz.
Bütün mesele kendinize iyi bakmanız, sağlığınızla ilişkili
sorumluluklarınızı üstlenmenizle ilgili ve yaşam tarzınızdaki iyi
değişimleri zamanında yapmanızla bağlantılı.
Unutmayın, yaşlıların karşılaştığı sağlık sorunlarının çoğu kronik
kompleks hastalıklar.
Çoğu yaşlının ya romatizmal sorunları, ağrıları, ya kalp-akciğer
yetmezliği yorgunlukları, ya damar kireçlenmesi ya da
unutkanlıkları var.
Çok az sayıda yaşlı ise paçasını kansere kaptırıyor. Ama kronik
sağlık sorunlarıyla da bilinçli bir sağlık riski analizi yapıp
uygun değişimleri devreye sokarak mücadele etmek mümkün
olabiliyor.
Siz 30 yıldır bu işi düzgün yaparak kendinizi buralara taşıdınız.
İnşallah da hep böyle sağlıklı ve güçlü kalırsınız.”
Tarçın, kan şekerini nasıl dengeliyor?
Şu kesin: Tarçın zerdeçalla birlikte son yılların en gözde
baharatlarından biri. Müthiş bir baharat mucizesi. Popülaritesini
de öncelikle kan şekerini dengeleyici gücünden alıyor. Bu gücü
nedeniyle de zaten insülin direnci ve bununla bağlantılı kilo
sorunları ve Tip2 diyabetle mücadelede kullanılıyor.
Tarçına bu yeteneği Peroksizom proliferatör aktive reseptör (PPAR)
ile olan ilişkisi sağlıyor.
Tarçın bir PPAR alfa ve gamma reseptörü benzeri/eşdeğeri/taklitçisi
gibi davranarak insülin sinyallerinde kolaylık sağlıyor. Bu süreç
de insülin-şeker ilişkisini daha düzenli hale getiriyor.
İşte bu nedenle yemek sonrası içtiğiniz çaya ya bir çubuk tarçın
atın ya da bir çay kaşığı kadar tarçın ekleyin. Tarçını diğer
besinlerde daha sık kullanmak için bilgilenmeye gayret edin.
Magnezyumu önemseyin