Koronavirüs salgını dünyada acı bir gerçeği daha ortaya
koydu…
Medeniyet diye birilerin övdüğü ülkelerde yaşlı ve
huzurevlerinde kalan insanlar kaderleri ile baş başa bırakılarak
ölüme mahkum edildi..
Huzurevlerindeki toplu ölümler, bir kenara
bırakılmış çuvallar içindeki cesetler içimizi
sızlattı..
Onların ölümü yakın akrabalarında son bir defa veda
edemediklerinden dolayı, geriye korkunç bir boşluk bırakıyor.
İşte İtalyan bir dedenin huzur evindeki ölümünden
önce yazdığı bir mektup…
Tüm dünyayı etkiledi..
İtalyan büyükbabanın huzurevinde ölüm döşeğinde torunların
etkileyici mektubu Interris‘ gazetesinde yayımlanırken büyük ses
getirdi.
‘’Sevgili çocuklarım ve torunlarım, size bu
acımasız (merhametsiz, kalbsiz) mekandan (yerden)
yazıyorum’’ diye başlayan
İtalyanca’ dan Almanca’ ya çevrilerek Alman medyasında yayınlanınca
vicdanlarda fırtına kopardı..
Çok ama çok dokundurucu…
Gelin okuyalım…
Okuyalım ki bizim devletimizin bugün
büyüklerimize karşı ne kadar vefalı olduğunu bir kez daha
görelim..
İşte İtalyan dedenin torunlarına hüzün dolu
mektubu;
***
‘‘ Sevgili çocuklarım ve torunlarım, size bu acımasız
(merhametsiz, kalbsiz) mekandan (yerden) yazıyorum (bu mektubu
ölümümden sonra okuyabilmenizi ümit ederek gizlice Chiara hemşireye
verdim).
Sevgili Elisa;
sadece bir kaç günüm kaldığını biliyorum, nefesimin
zayıflığından bana sadece zayıf (ince, çiroz) kalem tutan elimin
kaldığını anlıyorum. Senin yaşlarında bir hanım kız bana bu kalemi
verdi.
Bu bakım evinde (darülaceze) bana güler bir yüz gösteren tek
kişi o.
Ama o hanımında artık bir maske taşımaya
başlamasıyla, artık sadece gözlerinde bir parıltı
görebiliyorum.
Başka hiç kimsede görmediğim bir bakış, hele hele hasta bakıcılarda , ki selam bile vermiyorlar.
Sizlere, üzüntünüzü dahada artırmamak için, anlatmak
istemezdim. Beni bu güzel ‘Mahpushanede’
bırakmanın size ne kadar ağır geldiğini biliyorum.
Evet böyle düşünüyorum. Don Oreste Benziche’nin (Romanında da
bir rahip) bir metnini hatırlattı bana: Bu mekanlardan
(darülaceze) ‘altın Mahpushane (kafes)’ diye bahsederdi.
O zamanlar abartılı gelirdi bana, ama fikrim artık değişti.
Aslında burada hiç bir eksimiğizin olmadığı düşünülebilir, lakin
durum böyle değil....
En önemli olan, sizlerin sevgisi, bana ‘dede nasılsın
?’ diye sormanız, sarılmalarınız, beni öpmeniz,
kızdırdığınız annenizin sizlere kızmaları ve benim annenizi
oyalamak için ağrılarım varmış gibi oyun yapmam, ki çabucak herşey
unutulsun diye...
Son aylarda evimin kokusunu özledim, sizlerin kokusunu,
gülümsemelerinizi, anılarımı sizlere anlatabilmemi, hatta
tartışmalarımızı.
Çünkü hayat bu.
Aile ile yaşamak budur. Sevdiğin ve sevildiğin insanlarla
beraber olmak.