Şüphesiz öyle bir niyeti olduğunu düşünmüyorum ama başlatıp
yaygınlaştırdığı silahlı eylemleriyle, RTE’nin erken seçimle
parlamento çoğunluğunu ele geçirme niyetleri için fitili ateşledi.
Bunu yazıp duruyorum. Şimdi biraz daha ayrıntısına
bakacağım.
PKK’nin silahlı eylemlere girişmesinin nedenlerini nasıl
anlamalıyız?
Silahlı saldırı, yakma-yıkma, suikast benzeri terör eylemlerini
yoğunlaştıran PKK neyi amaçlıyor, bu eylemleriyle siyasi
hedeflerine ulaşabileceğini mi düşünüyor?
1) İlk bakmamız gereken nokta, HDP’nin,
Selahattin Demirtaş’ın başarısıdır.
Yazmıştım: Yüzde 13’ü aşan oy ve 80 milletvekili, HDP’ye
Türkiye’nin tüm sorunlarına sahip çıkma ve Türkiye’yi yönetmeye
aday bir Kürt partisi olma olasılığını ve yolunu açtı (oldu
demiyorum). Kürt meselesi ancak bu çerçevede, Türkiye’nin birliği
ölçüsünde makul bir çözüm şansı yakalayabilir.
HDP, PKK’nin salt Kürt hedeflerine kilitli öncüleriyle değil,
Türkiye’nin birliğini savunan, gerektiğinde PKK’yi eleştiren Türk
solcu ve demokratlarıyla da bütünleştiği ölçüde başarıyla
ilerleyebilir. Kürtlerin önemli bir çoğunluğu, Türkiye’nin ta
kendisidir. Ayrılmak istemez, bütünleşik bir gövdedir. Bu ülkemizin
büyük şansıdır. Ada’daki dostlarım, bu ülke hepimize yeter demekte
ve makul bir çözüm istemektedir.
2) S. Demirtaş’ın başarısının sonucu olarak, Kürt meselesinde
siyasi mücadelenin zemini genişlerken PKK’nin silahlı mücadele
alanı daraldı. Her ne kadar HDP’nin kuruluşunda, belediye başkan
adaylarının ve milletvekillerinin belirlenmesinde, PKK’nin
birinci/ikinci derecede etkisi olsa bile. Sonuçta iki ayrı güçlü
gövde ortaya çıktı. Bu süreçte, bu gövdelerin karşılıklı durmaları
kaçınılmazdır.
3) PKK belirleyici denetimin elinden kaçmakta olduğunu gördü.
Seçimlerden hemen sonra, Demirtaş’ı eleştirmeye başladı. HDP seçim
sonrası pasif bir siyaset izliyor dedi; Demirtaş’ın olası bir
AKP-CHP koalisyonuna dışarıdan destek açıklaması
yapmasına “kabul edilemez” dedi. Hemen 10 maddelik
deklarasyonu hayata geçirmesini istedi. Kandil’in neredeyse tüm
askeri liderleri bu tür eleştiriler yaptı. PKK’li unsurları
Türkiye’ye yolladıklarını ve en son olarak da silahlı mücadeleye
başladıklarını açıkladılar. Tabii 6-8 Ekim 2014 Diyarbakır
kalkışması ve 50’yi aşkın insanın ölümü, PKK’nin siyaset üzerindeki
silahlı vesayetini hep sürdürme kararlılığını
gösteriyordu.