Eğitimin üç ana konusu - sorunu var: İlki
fırsat eşitliği, ikincisi nitelik, üçüncüsü de özgür düşünebilen
öğrenciler - eğitim - okullar... Tüm diğer sorunlar bunların alt
başlıklarıdır.
İktidar, çağdaş dünyada süren ülkeler
arasındaki daha iyi eğitim ve daha iyi yaratıcı ve yeteneklerini
dışa vurmuş bir gençlik yaratma yarışına
katılmadı.
Asla böyle bir düşünceleri - sorunları da
olmadı.
Eğitimde tüm yasal ve siyasi ağırlıklarını; tüm
Milli Eğitim okullarında din öğretilerini mümkün olduğu kadar öne
çıkarmaya ve tüm okulları da mümkün olduğunca imam hatipleştirmeye
verdiler.
Gelinen nokta, demin bir videoda seyrettiğim
bir olgudur: Öğretmen adında biri sabah sınıfta din adına tüm
çocukların katıldığı bir selamlaşma, adeta cihat andı
içiriyor...
Valiler, kaymakamlar öğrencilerin mümkün
olduğunca imam hatiplere çekilmesi konusunda talimatlar
yayımlıyor...
Zorla dayatılmıyor
mu?
Cumhurbaşkanı “imam hatip
okullarını zorla
dayatmıyoruz” biçiminde açıklamalar
yaparken, sayısız ilde, ilçede, mahallede çocukların sadece imam
hatip okuluna gidebileceği durum
yaratıyor...
Nerede ne okul açılabileceğine karar veriyorlar
ve sonuçta bakılıyor ki “Türkiye’nin 5’te
biri imam hatip
okullarına mahkûm” ediliyor.
Okulların kapıları, başta Ensar olmak üzere
cemaatlere açılıyor.. Tarikatın
-cemaatlerin çocuğumun -
torunumun gittiği okulda ne işi
var, diye kimse sorup dava açmıyor...
Türkiye’de eğitim, tarihi boyunca böyle bir zulüm altında
olmamıştır..