Zor bir konu ve başlık. Dün bir giriş yaptım, ama konuyu daha
kapsamlı ele almaya karar verdim, çünkü bizim de geleceğimizle
yakından ilgili. Konu güncel. Mesele Kudüs değil. Çok daha derin.
İslam ülkelerinin perişanlığı ve parçalanmışlığı. Kudüs ve İslam
üzerinde “Batı egemenliği - oyunu” ise sadece sonuç.
Bunun tarihsel nedenleri üzerinde durmayacağım. Sadece tarihsel
“iki büyük boşluk”tan
bahsedeceğim. Bu boşluklar, yabana atılır gibi değil. Bugünkü İslam
manzarasını yarattılar.
İslam dünyasının bilimde, sanatta, düşüncede muazzam bir altın çağı
var, Avrupa’da olmayan: Bu dönem Abbasilere denk düşer, 750-1258
arası. İlk tarih Arap milliyetçiliği devleti Emevilerin yıkılışı
(Sünni - Şii ayrımı vb) ve yerine Abbasilerin kuruluşu. İkinci
tarih ise Moğolların talanıyla Abbasilerin yıkılışı.
Ve İslamın bugüne kadar uzanan karanlık döneminin başlaması...
500 yıllık altın çağ
Yani ortalama 500 yıl Abbasiler ve İslamın
Altın çağı yaşandı..
Dahası buna İslam dünyasının veya Doğu’nun
Rönesansı da denir...
Özellikle Harun Reşit ve oğlu
Memun dönemi. Ve Mutezile...
Bağdat, bir bilim ve kültür merkezine dönüştü. “Bilgelik Evi”
kuruldu, yani bir tür Akademi! Gözlemevleri, kütüphaneler, güzel
sanatlar... Astronomi, matematik, tıp, botanik... Coğrafya...
Latince ve Yunancadan yapıtlar, Anadolu ve Ege uygarlığının, İran,
Hint bilimlerinin yapı taşları Süryaniceye, oradan Arapçaya
çevrildi.
Abbasiler ve Bağdat, yabancı yetenek ve yetkinliklerin çekim
merkezi oldu.