İlçelerde nüfus müdürlüklerinde çalışmış, dahası ilçelerde
müdürlük yapmış insanlar kapımızı çaldı, kimisi bizzat gazeteye
gelerek bilgi verdi; “Evet bize siyasilerden, jandarma ve
istihbarattan özellikle seçim zamanı burada oturmayan insanların
nüfusa kayıt edilmesi için öneriler geldi.”
Genel kanaat şu: Çoğu memur bu talepleri
reddedemiyor, yasadışı bir iş yaptığının farkında, bazı yerlerde
kaymakamlar korkmayın biz arkanızdayız diyerek destek veriyor.
Anadolu’da küçük yerleşimlerde birkaç yüz kişinin oyu ile belediye
başkanı seçilmek mümkün.
Soru şudur; İstanbul ve başka büyük kentlerde
ortaya çıkmakta olan, olmayan seçmenler gerçekten ülke çapında bir
uygulamanın ürünü mü, yoksa yerel özelliklere mi sahip? Bunun
ortaya çıkarılması gerekir. CHP ve diğer muhaliflere gönül vermiş
insanlar arasında “milyonlarca sahte seçmen var, bu seçimler baştan
kaybedilmiş, seçime katılmak sadece AKP’ye meşruiyet kazandırır...”
gibi görüşleri savunan, umudunu tam yitirmiş insanlar, seçimlerin
kaderini etkileyecek sayıda olmasa da, varlar.
Bu demokratik bir hakkı reddetme anlamına gelir! Şu aşamada
seçimlere baştan kaybedilmiş gözü ile bakarak siyasi demokratik
mücadeleyi tatil etmenin çok yanlış olduğunu düşünüyorum. Şüphesiz
ki seçimlerde eşit bir katılım yok, şüphesiz ki bir dizi usulsüzlük
yapılıyor, şüphesiz ki iktidar devlet gücünün büyük propagandasıyla
ve yandaş medyanın gücüyle seçimleri sürdürüyor... Yandaş medya
propagandasının seçimlerde ne kadar etkili olduğunu bilmiyorum, bir
bilgi yok... Tüm bunlara rağmen, seçmen kütüklerine ve sandıklara
sahip çıkılmalıdır. Beş baba-yiğit, beş
baba-yitik
Bu başlıktaki yazım üzerine bazı okurlarımdan mesaj aldım, ortak
noktaları “cesaret kırma!” yönündeydi. Bu köşede ulusal sanayii
güçlendirecek tüm karar ve uygul...