Bilim dünyasının ciddi dergilerinde süren “genetiği
değiştirilmiş bebek” üzerine tartışmalarda üzerinde birleşilen
nokta şu: Artık durdurulamaz bir adım atıldı! Devamı gelecek!
Topu topu 5 yıl kadar önce geliştirilen CRISPR-Cas9 “gen düzenleme
tekniği”, dünyanın dört bir yanında genlere, ucuz, hızlı ve
güvenilir müdahale etmeyi kolaylaştırdı. Ülkemizde de bu tekniği
deneme amaçlı kullanan var. Aziz Sancar da yeni
tekniklere meraklı bir bilimci olarak, laboratuvarında tekniğin
çalıştığını denedi ve gördü. (Herkese Bilim Teknoloji dergisinin
132. sayısında -5 Ekim 2018- bu teknik “Yüzyılın Keşfi” başlığıyla
kapak oldu ve geniş bir şekilde anlatıldı.)
Dolayısıyla, uzman bilimcilerin elinde önemli bir “silah” var. Bu
“silahın” insan sağlığı için kullanılmak isteneceği de açık.
‘Frankeştayn Laboratuvarı’
Hemen akla “kötüye kullanım”, “Frankeştaynlar yaratılabilir”
türünden olasılıklar geliyor. Kötü niyetliler bir
Frankeştayn Laboratuvarı’nda
şüphesiz denemeler yapabilir. Ama bu çok uzak bir olasılık,
unutmayın ki böyle bir çocuğu doğuracak anaya, aileye ve bu
uygulamalar için kurumsal bir yapıya ihtiyaç var.
Ayrıca CRISPR-Cas9 gen makası salt insan genomu için değil,
özellikle ve ağırlıklı olarak bitki dünyasında, tarımsal üretimde
ve kalitede büyük devrim yaratacak gelişmelere yol açacak. Bunu
yazarken bilgisayarıma düşen haberde pirinç üretimini 3-4 kat
artıracak gelişmeden bahsediliyordu... Bu teknik tüm yaşayan
organizmalarda kullanılabilir. Dahası biyoteknoloji ve ilaç
şirketlerinde de hemen baş tacı edildi.
İnsandan önce bu teknik, 2013’te hayvan ve bitki genlerinin yeniden
düzenlenmesinde kullanılmıştı (MIT-...