Amerika’nın PKK’nin en tepedeki 3 yöneticisinin “başına ödül”
koyması şüphesiz ki şaşırtıcı oldu. Bu karar aynı zamanda ABD’nin
Türkiye ile ilişkilerini kilitleyen PKK sorunu karşısında, açmaz
içine düştüğünün ve bu sorunu aşmak için böyle bir karar almak
zorunda kaldığının da kanıtı veya itirafı.
PKK’nin lider kadrosunu hedef alması, TSK’nin Suriye’deki PKKPDY
güçlerini iki kez bombalaması ve “Fırat’ın doğusuna da girileceği”
açıklamasının ardından geldi.
Peki ama neden şimdi? Bu durum PKK’yi “bitirir” mi? ABD’nin böyle
bir kararı mı var? Bu soruları yanıtlamadan önce, bir durum
saptaması yapalım. 60 bin kişilik ordu
Türkiye’de terör faaliyetlerini sürdüren, bunca cana kıyılmasında
başrolü oynayan, Türkiye’ye karşı savaşan PKK konusunda ABD’nin
gizli-açık himayeci davranışı ABD-Türkiye arasındaki uzun zamandır
temel anlaşmazlık konusuydu. ABD, “IŞİD ile savaş”
bahanesiyle Irak-Suriye’ye aslında PKK üzerinden girmiş ve
Suriye’ye yerleşmişti. PKK’nin Suriye’deki siyasi kolu-partisi PYD
ile giderek bütünleştiğini biliyoruz. ABD’nin, PKK-PYD ve askeri
kolu YPG’den 60-70 bin kişilik bir ordu yarattığını, binlerce TIR
silah ile bu orduyu donattığını da biliyoruz.
PKK/PYD ordusunun tamamen ABD kontrolü altında olduğunu da herkes
biliyor. ABD, bu kontrolü de bölgedeki 4 bin kadar Amerikalı askeri
ile yapıyor. Bu güç ile de Suriye’de Fırat’ın doğusunu denetliyor.
Buraları, Suriye’nin ağırlıklı olarak Kürt yurttaşlarının yaşadığı
bölge; PKK/PYD’nin bölgeyi diğer azınlıklardan arındırıp
“Kürtleştirdiği” de biliniyor.
Suriye’nin birliğinin sağlanmasında baş engel ABD’dir.
ABD’nin planı açık
Planı programı...