ABD Başkanı Trump, işbaşına geldiği günden beri, İran'daki
yönetime karşı sert bir tutum içinde. Obama, farklı bir yol
izlemişti. Tahran'la uzlaşmaya çalışmıştı. Obama dönemi, İran için
"yükseliş" dönemi oldu. İran, bölgede, Şiilik etrafında bir
ittifaklar ağının kurucusu ve yönlendiricisi haline
geldi.
Tahran'ın, Irak, Suriye, Lübnan ve Yemen üzerinde bir nüfuz
elde ettiği biliniyor. PKK ile Türkiye'yi tehdit ederken, Irak
Kürdistanı'nda Barzani'yi devirmek için, muhalif Kürt gruplarını
yönlendiriyor.
Katar yükselen yıldız
Katar bölgenin yeni parlayan yıldızı. Suudi Arabistan-İran
hegemonya savaşında kendine özgü bir hat tutturdu. İran'la
ilişkisini geliştirdi. Diğer yandan, Katar, El Cezire kanalıyla,
dünyadaki büyük medyaya yönelik hamleleriyle, turizm yatırımları ve
sporla da dikkat çekiyor. Katar, petrol gelirleriyle de bölgedeki
petrol savaşının ortasında yer alıyor.
ABD Başkanı Trump'ın ziyareti sırasında Katar'ın ipinin
çekilmesine karar verilmiş gibi görünüyor. Görünürdeki gerekçe,
Katar'ın teröre destek vermesi. Katar'ın daha önce Hamas'a sahip
çıktığı biliniyor. Katar Emiri, Lübnan Hizbullah'ına ve Müslüman
Kardeşlere karşı da, ılımlı siyaseti savunuyor.
Hizbullah, Şii yayının en Batısında, Lübnan'da, İran'ın
etkisi altında bir örgüt. Müslüman Kardeşler ise, Mısır'daki rejime
karşı, muhalefetin ana gövdesini oluşturuyor.
Bütün bu tablo içinde; Trump, İslam dünyasındaki ilk yurtdışı
gezisini, Suudi Arabistan'a yaptı. Belli ki orada Katar konusunda
bir ortak tutum oluştu. Trump’un tweeti işte bu ortaklığı gözler
önüne seriyor. ABD Başkanı “Ortadoğu ziyaretimde, radikal
ideolojilerin artık finanse edilemeyeceğini söyledim. Liderler
Katar’ı işaret etti, bakın!" ifadelerini kullandı.
Sorun gerçekten ‘radikal ideolojilerin finansmanı' mı? Şunu
söylemek mümkün: Trump, bölgedeki dengeleri değiştirmek, örneğin
İran hegemonyasını kırmak istiyor. Obama'nın güçlenmesine neden
olduğu Şii yayınının etkisini ortadan kaldırmayı
amaçlıyor.