Yıllar önce Koç Müzesi’nde bir yemekte yan yana gelmiş, sohbet etmiştik.
Aydınlık, beyefendi, kibar, çalışkan, idealist, özü sözü bir çağdaş
Türk erkeğinin tanımıydı benim için.
Fenerbahçeli değilim ama eski eşim ve kızım tarafından sarı
lacivertle hep iç içe oldum.
Onlar adına da Ali Koç başkanlığına sevindiğimi söylemek
istiyorum.
Beşiktaş’ta Fikret Orman, Galatasaray’da Mustafa Cengiz,
Fenerbahçe’de Ali Koç.
Hepsi de pırıl pırıl liderler, Türk futbolu adına güzel
isimler.
Bizleri önümüzdeki yıl aydınlık bir lig bekliyor. Hayırlı, uğurlu
olsun. Sahiplenen olmazsa öldürüyorlar! Hıncal
Uluç inatla köpeklerin sokaklardan toplanıp, barınak adı altındaki
ölüm kamplarına hapsedilip, köklerinin kurutulması yönünde yazılar
yazıyor.
Bir de “Ömür cevap veremiyor bana” gibi kışkırtma amaçlı cümleler
kuruyor.
Bu cevabım beni kışkırtmayı başardığından falan değil, “bir deli
kuyuya taş atar, bin akıllı çıkaramaz” olasılığının
gerçekleşmesinden korkmamdan...
Hıncal Uluç’un sözleri nedeniyle tek bir cana zarar gelsin
istemem.
Özet geçeceğim; bakmayın adlarının barınak olduğuna, yüzde 90’ı
ölüm kampı bunların.
İnsana en bağlı, en sadık canlılar olarak bilinen köpeklerin tek
bir kez bile başları okşanmadan, dışarıda gezemeden ömür boyu hapis
cezası çektikleri yerin bir başka adı.
Hıncal Uluç yurtdışını örnek gösterip duruyor, gitmiş mi, görmüş
mü?
Ben gittim, gezdim.
Evet, buradakilerden çok daha medeni oradaki barınaklar.
Ama sonuç çok daha vahim.
Avrupa ve Amerika’nın pek çok yerinde barınağa alınan hayvanlar
belli bir süre sahiplenilmeyi bekliyor.
Barınaklarda yeterli yer olmadığından da sahip bul...