İddia ediyorum, Türkiye liglerine bu kadar yakışıklısı gelmedi.
David Beckham bile yanında sönük kalır desem abartmış olmam
herhalde.
Metin, Ali, Feyyaz, İlhan Mansız, İbrahim Toraman, Sosa, Gomez’le
süren yakışıklı Beşiktaşlı geleneği devam etmekte.
“Eski sevgilim beni Beşiktaşlı yapamadı, şimdi en koyu Beşiktaşlı
benim” diyenler mi dersiniz, “Babama minnettarım beni Beşiktaşlı
yaptığı için” diyenler mi...
Beşiktaş’ın Kıvanç Tatlıtuğ’u, Thor’u, Haziran 1993 doğumlu yeni
transferi Loris Karius takımımıza hoş geldi. Beşiktaşlı olmayan,
hatta futbolla zerre alakası bulunmayanlar bile sırf Karius
yüzünden Beşiktaş maçlarını izler mi izler.
Bu sene biz de gözümüzü kaleden alamayız.
Ve son olarak Kartal Yuvası’na sesleniyorum, kadın reyonu
hareketlenir, stokları ona göre düzenleyin.
Ben bu hafta uğrayacağım mesela. Hoş geldin Karius, iyi ki geldin
Karius.
İtalya’yı ağlatan o yazı
Geçtiğimiz pazar Dünya Köpek Günü’ydü.
Dünya çapında kutlandı, sosyal medyada tüm gün TT oldu, üzerine
yazıldı, çizildi.
Sadece New York’ta yasalarla kabul edilmiş olsa da 14 yıldır 26
Ağustos’ta kutlanan Dünya Köpek Günü’nün amacı köpeklerle ilgili
farkındalık yaratmak, algıyı düzeltmek ve evlat edinmeyi
desteklemek.
Ben de bu vesile ile İtalya-Cenova’da, üzerinde 40 araçla birlikte
çöken köprünün enkazındaki arama çalışmalarında insanların
yardımına koşan arama köpeklerinin fotoğrafının altında yazılanları
paylaşayım.
İşte kaza sonrası İtalya’yı dolaşan o yazı...
“Köpek varsa çıkarım...
Köpek varsa girmem...
Köpek giremez...
Köpek varsa...
Diyenlere...
Bu fotoğraf Cenova’da çekildi.
Tüm o insanlara yolluyoruz.
Plajda, evlerimizde ve restoranlarda köpek görüp tiksinenlere.
Hayatımızı kurtarmada hep ön planda olan, yıkıntıların ve
heyelanların içine dalan köpekler.
Onlar bizim için her zaman varlar.
Bugün hayatımızı kurtarmak için yine onlar vardı...
Köpekler...”
Öğretmenler ve barınak çalışanları
Nuran Çakmakçı, Hürriyet IK için Özel Sezin Okulları kurucusu
Gülin Sezin ile konuşmuş.
Sezin “Çocuk sevmeyen öğretmen olmasın. Koşulsuz olarak çocukları
seven öğretmen bize göre değerlidir” diyor. İsabetli bir bakış
açısı. İşte buradan yola çıkarak öğretmenler ve barınak çalışanları
arasında bir bağlantı kurdum.
Şöyle...
Keşke barınak görevlisi olarak seçilen belediye personeli için de
“hayvan sevme” şartı getirilse.
Sözüm meclisten dışarı ama pek çok belediye barınağında görev yapan
personel zaten hayata zor tutunan, itilen, kakılan canlılara resmen
düşman gözüyle bakıyor.
Ve bırakın sevmeyi, hayvanlardan nefret ediyor.
Barınak görevlileri keşke sevgi ve merhamet testinden geçirilip işe
alınsa. Ve keşke belli aralıklarla eğitimden geçseler, onlara
hayvanları sevdirecek videolar izletilse.
Bunu yapan ilk belediyeyi buradan alkışlayacağım.