Kimi işsizdir, parasızdır, ama vicdanının sesine dayanamaz, son
kuruşunu bir canı kurtarmak için harcar.
Size bugün o parasız ama vicdanlı insanın hikayesini
anlatacağım.
Onur Çıkrıkcı’nın mail’ini gözyaşları içinde okudum.
O özür diliyordu ama ben ona o küçük canlı adına teşekkür etmek
istiyorum.
Ve anlattıklarını, gönderdiği fotoğrafı 4 Ekim Dünya Hayvanları
Koruma Günü’nün hemen öncesinde tüm hayvanseverlere ithaf
ediyorum:
“Dün eşimi işe bırakmak için çıktık. Her zamanki gibi sitenin
önündeki kedilere mama verdik. Biraz daha ilerde yavru bir kedi
gördüm. Ona da mama verdim ancak hiç hareket etmedi. Eşimi işe
bıraktım, geri döndüm, yavru kedi hâlâ öylece duruyordu.
Eve geldim. İşte bu noktada hâlâ vicdan azabı çekiyordum.
Yavru kediyi almam lazımdı. Daha önce de bir sokak köpeği almıştım.
Halen bakıyorum ve bir de kedi yavrusu aldım sokaktan. Onu da hâlâ
evimde besliyorum.
Bir de yaralı bir güvercinim var uçamayan, evde beslediğim.
Neyse...
Eve geldim ama aklım orada kaldı.
Onu da almalıydım. İşsizim ve durumum pek müsait değil.
Ama o da soğukta üşüyordu, açtı ve yardıma muhtaçtı.
Aldım eve getirdim. Çok halsizdi. Kaptım veterinere götürdüm.
Veteriner muayene etti. Vitamin iğnesi yaptı ve iki tane mama
verdi. 150 lira da ücret aldı. Getirdim eve, koydum kutuya, yanına
da sıcak su torbası bıraktım. Su verdim.
Çok susamış olmalı ki epeyce içti ama mama yemedi. Zar zor kutuya
döndü ve yattı. Gün içinde takip ettim hep. Uyuyordu sürekli. Akşam
eşim geldi ‘Bu uyumuyor, sanki öl&uum...