Çok güzel bir stat, güzel bir zemin, tamamen dolu tribünler...
Karşılaşmanın adı; Bursaspor- Fenerbahçe. Dün geceden ne
beklersiniz? Takımlarını centilmence destekleyen bir
taraftar topluluğu ve de mümkün olduğunca seyir zevki yüksek
bir maç. Ama ne gezer... Bir hafta önceden gereken dersler
alınmamış ki, daha maç başlamadan sahaya yağan yabancı maddeler,
maç içinde de bölüm bölüm devamı.
En inanılmazı da son saniyelerde meydana geldi. 10 kişilik
Bursaspor beraberliği sağlamış, sahaya taraftar girdi, olacak
şey değil. Futbol olarak da 90 dakikada ortada hiçbir şey
yok.
Bursaspor'un kadrosunu gördüğümde, "Fenerbahçe eğer hırslı oynar,
kadro yapısına uygun taktik anlayışla, oyun disiplinini
uygularsa bu deplasmanı kazanır" dedim. Niye böyle
düşündüm? Çünkü Fenerbahçe'nin iki deneyimli ve sert stoperi
var.
Önlerinde de Mehmet Topal ve Souza gibi iki savaşçı ön libero.
Bursa'da uzun süre sakatlık ve maç eksikliği olan, Stancu
kalitesine rağmen fiziki tükeniş içinde. Deniz, güçlü
ama futbolu bilmiyor. Batalla da devamlılığı olmayan
ama futbolu bilen bir 10 numara.
Bu durumda Fenerbahçe'nin pozisyon vermesi bence çok zordu.
Fenerbahçe ilk yarıda iyi mücadele ederken, rakibine hiç pozisyon
vermedi ama kendisi de pozisyon bulamadı. Penaltı golüyle de
skor avantajı yakaladı. Devre sonunda Bursaspor Jovic'in
kırmızı kart görmesiyle 10 kişi kalınca, artık bütün her şey
Fenerbahçe lehineydi. Ancak ikinci yarı çok ilginç geçti. 10
kişilik rakibe karşı Fenerbahçe 90. dakikaya kadar bir pozisyon
bulabildi; o da takımın en iyisi Alper'in kişisel çalımlarla
kendisine hazırladığı pozisyondu. Bu da takımın ofansif açıdan
yetersizliğinin görüntüsüydü. Bu arada sahneye Advocaat
çıktı.Takım kötü oynuyor, skoru garantilememiş, takımın en kötüsü
de Sow. Kulübedeki Fernandao'nun suçu ne? Maç tam onun istediği
ortama gelmiş. Buna rağmen son