UEFA Uluslar Kupası'nda ilk maçımızı Trabzon'da Rusya'ya karşı
oynadık.
Genelde futbolcularımızda iyi bir şeyler yapabilme arzusu ve hırsı
vardı. Ama bunlar günümüz futbolunda fazla bir şey ifade etmiyor.
En büyük handikabımız, belirli bir sistemimizin olmayışı ve bu
eksikliği en aza indirecek kadro istikrarımızın bulunmaması. Herkes
ayrı telden çalınca ofansif etkinlik sağlayamadığımız gibi savunma
güvencesi de randımanlı olmuyor.
İlk devrede erken bir gol yedik. Ondan sonra devre sonuna kadar
zaman zaman tehlikeli rakip ataklarla karşılaştık. Bu arada da hiç
pozisyon da bulamıyorduk.
Ama beklenmedik bir anda Serdar Aziz ile skora denge getirdik.
Bunun morali ile ikinci yarıda sahaya daha olumlu şeyler
yansıtacağımızı düşündüm. Ama Kaan Ayhan'ın ofsaytı bozmasıyla
devre başında basit bir gol yiyip tekrar skor dezavantajına
düştük.
Kısa bir şoktan sonra ise son yarım saat çok yoğun bir baskı
kurduk.
Rusya'nın oyuncu değişiklikleriyle kurgusu iyice bozulunca bu
baskımız daha da yoğunlaştı. Şener'in üst üste kanat bindirmelerine
şahit olduk.
Ama en net fırsatı Hakan Çalhanoğlu kaçırdı. Onun dışında Cengiz'in
bir gollük şutu var. Sonuçta beraberliği sağlayamadık.
Tabii bunda Rusya kalecisinin de önemli bir rolü vardı.
Ofansif girişimlerde yeterli üretkenliğe ulaşamamamızın bir nedeni
de ileri uçtaki iki önemli oyuncumuz Cenk ve Cengiz'in sezon
başındaki form düşüklükleri ve 10 numara pozisyonundaki Yusuf'un
fizik gücünün Avrupa kulvarı için yetersiz olmasıydı. Sonuçta
Uluslar Kupası'na kendi sahamızda yenilgiyle başladık. Üstelik de
Dünya Kupası'na göre son derece rotasyonlu bir kadroyla sahaya
çıkan Rusya karşısında.