Kraliçe’nin doğum günü törenlerine bakıyorum da şu an;
16 Türk askerine, Cumhurbaşkanlığı Sarayı’na laf atanların buna da
bir sözleri var mı acep?...
Orası devlet de burası devlet değil mi?...
Biz devletimizi sokakta mı bulduk?...
Devletleri onlara dedelerinden kaldı da bize başka birilerinden mi
kaldı?...
Bütün Commenwelt (sömürge) ülkelerinin bayrakları İngiliz
Sarayı’nın bahçelerini süslüyor...
Üstelik kimse Kraliçe’ye dönüp “Olmasaydın olmazdık” tezahüratında
bulunmuyor...
(...Mustafa Koç / Okur-Yazar)
Öğrendim ki; “-Aşkın ilk adımı, mantığın son adımıymış...”
Bizim pano
Murat; yüzünde ikinci derece yanıkla geldi gazeteye...
“Hayırdır” sorularına aynı yalanı tutturamayınca itiraf etmek
zorunda kaldı;
“-Abi sahura kalktık, yemeğimizi yedik, çayımızı içtik, son
sigarayı içip yatayım dedim...
Çakmağım olmadığı için ocağı açtım, yüzümü yakmayayım diye de kısık
ateşe aldım..
Ama ateşin üstündeki çaydanlığın kaynar olduğunu unutup yanağımı
bir güzel dayadım...
Sorma, geceyi hastanede geçirdik...”
Ayrılık konuşmaları...