Veya... Dış merkezlerin yerli uzantılarına dönük tepki:
"Birileri sürekli ülkemizin başına kara bulutlar toplamaya,
içerideki dinamiklerin moralini bozmaya çalışıyor. Türkiye, yarın
demokrasisi ve ekonomisiyle yerle yeksan olsa inanın bunlar zil
takıp oynarlar!"
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın, son günlerde art arda gelen
mesajları, "toparlayıcı, kapsayıcı ve kucaklayıcı" tonlar içerdiği
kadar bazı olaylar, kurumlar ve kişiler bazında ise "uyarıcı, tavır
alıcı, hatta gözden çıkarıcı" sert tonlar da içeriyor.
Peki, bu noktada çelişkili sinyallerden mi söz edilebilir?
Yoksa... Yeni bir dönemin kapısı açılırken safların belli edilmesi
adına ince ayardan mı bahsedilebilir?
Anlaşılan o ki...
Türkiye'nin içinden geçmekte olduğu süreci "kritik" olarak
tanımlayan Cumhurbaşkanı, parti lideri kimliğinden ziyade devletin
ve milletin birliğini temsil eden "Reis-i Cumhur" kimliğini ön
plana çıkarmayı önceliyor. Lakin bu yöndeki beyan ve tutumunun,
müzmin muhalif odaklarca "zaafiyet" gibi algılanmaması için o
çevrelerle de anlayacağı dilden konuşmayı sürdürüyor.
23 Haziran seçim sürecine ilişkin tartışmalar, YSK kararının artçı
şokları, mağduriyetin hangi tarafta olduğuna dair yorumlar, seçimle
gelenin seçimle değişmesi gerektiğine ilişkin ilke etrafındaki
bloklaşmalar bizlere çok şey anlatıyor.