Gözyaşlarıyla dolu bir veda, “duygu dolu” açıklamalar ve “gitti
gider” Yusuf Yazıcı!.. Hani Anadolu’da bir tabir
vardır, “yeni gelinler” için; “Hem ağlarım hem giderim”; işte tam
da o misal!..
Geride kalan ve daha dün “Değil 16 milyon, 66 milyon avro verseler
vermem” diyen, bugün eline “18 milyon avroluk” başlık parası
verilen “çaresiz Baba” ne diyor; ona bakalım; “Yusuf bizim
için çok önemli, yeniden başlayan hikayenin başrol oyuncusuydu.
Paraya en ihtiyacımız olduğu dönem de geçen seneydi, bu sene
rahatız. Göndermediğimiz yerde bizim yeniden başlayan hikayemizin
başrol oyuncusuydu. Şu an itibarıyla hikâye yarım kaldı. Biz işin
para tarafında değildik. Bunu açık şekilde ifade etmek istiyorum.
Böyle bir gelire de bu hikâye içerisinde ihtiyacımız yoktu ancak
oyuncumuzun bu konudaki ısrarı, bu transferi bu noktaya
getirdi.”
Bitmedi, “içi yanmış Baba” devam ediyor; “Kırgınlık şu, çok net
söylüyorum, içime kan damladı. Çünkü biz bir hikayeyi yeniden
yazmaya başlamıştık ve hikâyenin başrol oyuncusuydu. Herhâlde kısa
sürede kendimi toparlarım diye düşünüyorum. Yusuf’un kararına da
saygı duyuyorum, içim el vermese de... Verdiği karara saygı
duyuyorum, o da enteresan bir kişilik, sürekli benim engellememe
rağmen sürekli mücadele etti, mücadeleyi bırakmadı, sahada mücadele
ettiği gibi. Biz işin duygusal tarafındayız, içime kan damladı ama
kırgınlık, küskünlük, dargınlık asla söz konusu değil.”
Yusuf Yazıcı “gözyaşları” arasında “izler” bırakarak gitti;
“izleri” Ahmet Ağaoğlu “endişe içinde” anlatıyor; “… Bundan sonra
devam eder mi böyle ayrılışlar, bu hikâye tamamlanana kadar ve o
hikâyenin kapak yazısı yazılana kadar, çok açık ifade ediyorum
hiçbir oyuncumuzu göndermek düşüncesinde değiliz. O hikayedeki
rolleri bitinceye kadar.”
“İzleri” sadece Trabzonspor değil, “bütün” Türk futbolu ve
kulüpleri için, Yusuf’a, “Türkiye’de kalan” Deniz Türüç örneğini de
ekleyerek bu defa biz yazalım ve “Türk takımları ‘İstiklal Marşı’nı
ok...