Galatasaraylılar yönetimden Belhanda’yı ocak
transferinde kapının önüne koymanızı bekliyor; evet, kapının
önüne…
Belhanda olayı, “SADECE ‘Belhanda ile Fatih Terim arasında kalacak’
ve Hoca’nın vereceği karara bağlı” bir olay değildir!.. “Belhanda”,
özetle “benim” açımdan “Bel-a-handa olayı” çok açıktır ki, “Hoca ve
futbolcusu arasında çözülecek bir olay” olmaktan çok, ama çok daha
“öteye” geçen bir olaydır ve altını çiziyorum, “DOĞRUDAN
Galatasaray Kulübü yönetiminin el koyması gereken” bir
olaydır!..
Ama ne yazık ki, yönetim “böyle” bir olaya, yaygın tabiri ile
“Fransız kalmıştır!..”
Belhanda’nın “futbolcu olarak da, sporcu olarak da ‘Galatasaray
sicili’ ortada iken”, bunlara hem de uluslararası bir karşılaşmada,
“Real Madrid maçında eklediği”, en hafif tabiri kullanıyorum,
“TRİBÜN / SEYİRCİ TERBİYESİZLİĞİ’nin karar sorumluluğu” sadece
“takımın hocasına bırakılamamalıydı”; ne yazık ki, bırakıldı!..
Nitekim hoca, “futbolcusuna bir şans daha vermek, dahası ‘yeni
gelen’ diğer yabancı futbolcuların güvenini kazanmak” yolunu seçti;
“o terbiyesizliği ‘cezasız’ geçiştirdi”, bu kadarla da
geçiştirmedi; “sonraki ilk maçta, ilk 11’e koyup” âdeta
ödüllendirdi!..
Ne oldu; “Belhanda dosyası” Galatasaray tarihine “kara bir leke
olarak giren” sportif olarak da, “Galatasaraylılık” olarak da
“kabul edilmesi mümkün olmayan” bir tablo ile kapandı!..
Eğer, “o kapkara küfür gelişmesinin yaşandığı” maçtan sonra yaptığı
basın toplantısında Fatih Hoca’nın söylediklerinden, “sonrasında
nelerin olabileceği sezilebilse” ve “sporun, futbol sahalarının çok
dışına taşan” bu olayın “kendi sorumluluklarına girdiği
düşünülebilse”, çok açıktır ki, “öncelik alınır” ve… “İbreti
âlemlik” örnek bir ceza ile “o cezayı ve hatta çok fazlasını hak
eden” bu sorumsuz ve “sportif terbiye yoksunu” adamın aklı başına
getirilir, Fatih Hoca da “bu çıkmaz sokakta” tek başına
bırakılmazdı!..
Sözü daha fazla...