Hayret ediyorum, ortalıkta hâlâ “Lucescular” var ve de neredeyse
“işi çoktan bitmiş” ihtiyarı Beşiktaş’ın hocası yapacaklardı!..
Dünya Şampiyonu Fransa’yı hem de “evire çevire yenen”, biraz “gol
şansı” olsa 5’lik, 6’lık hezimete uğratacak bir “oynama ve
oynatmama” futbolunu 94 dakika yeşil çimlere döken Türkiye’nin,
“Dünya Kupası eleme grubundan çıkmayı umut eden” İzlanda’nın önünü
keseceğini anladıkları anda ve “aciz içinde” ne yapacaklardı”; işte
onu “bütün çirkinliği ile” gümrük kapılarında sergilediler; tam bir
“Haçlı” zihniyeti!..
Düşündüler ki, “bu gencecik kadronun sinirlerini bozmadan,
istediğimizi alamayız” ve Türklerin daha “sınırlarından içeriye
İzlanda topraklarına ayak bastığı anda”, yazdıkları “iğrenç”
senaryonu sahneye koydular. “Bu girişi” neden yaptım, “Senaryo
gümrük kapısında bitmedi”; bu satırları yazdığım saatten 12 saat
sonra, statlarında da devam edeceklerdir, “fizik” güçlerine de
dayanarak “gençlerimizin sinirleriyle oynamaya…”
İnşallah “Bu tuzağa düşmemişizdir”, sizler bu satırları okurken
saatler önce bitmiş olan maçta!..
“Mağrur” Horozları “şaşkın tavuğa çeviren” futbolumuz için maçtan
sonra o kadar çok şey yazıldı ve söylendi ki, bana pek bir şey
kalmadı; “maçtan önce hayal bile edemediğim bir futbolla beni ve
benim gibi düşünenleri fena hâlde mahcup eden” gençlerimize ve
hocalarına “binlerce defa teşekkür etmekten” başka…
“Aldıkları sonuç için” elbette binlerce teşekkürü hak ettiler, ama
ya “oynadıkları futbol” için; ona acaba “yüz binlerce şükran” yeter
miydi?..
Dedim ya, “sahanın en iyilerinden olan” golcümüz Burak “biraz gol
şanslısı olsa” ve Fransa kelecisi “onca golü kurtarmasa”, Dünya
Şampiyonunu “yarım dizine golle gönderirdik”, ülkesine…
“Böyle” kritik bir maçta, “o gençler” nasıl “sanki beş senedir
beraber oynayan tecrübelileri bile kıskandıracak” bir “kolektif
futbolu” sahaya getirdiler ve de 94 dakika “aksatma...