Hiç mi insafınız yok; bu nasıl dengesizliktir, bu nasıl bir
taraf tutmaktır; bu nasıl “tek taraflılıktır”; bu nasıl körlüktür,
“körlük” değilse “bir tarafta renk düşmanlığı, öte tarafta renk
tutkunluğudur!..”
Sanki, “tokadı atan, boğazı sıkan, gerilimli maç sonunda sahayı
savaş alanı hâline döndürecek tahriki yapan olmamıştır” ve de
“Galatasaraylı futbolcular, “ortada hiçbir şey yokken” Fenerbahçeli
oyunculara saldırmışlardır; vur abalıya, yağsın sarı –
kırmızılıların hocalarından, futbolcularına kadar hepsinin başına,
“ceza yağmuru”; hücum!..
El insaf, tam tersi olsa, maç Fenerbahçe Stadı’nda oynansa,
Galatasaray 2 – 0 yenikken, 2 – 2 yapsa ve de Galatasaraylı iki
oyuncu, Fenerbahçeli oyunculara tokat atsa, boğazını sıksa, “ne
yazacak, ne söyleyecekti”; yukarıda yazmaya çalıştığım “acaip” ve
“tek taraflı” tabloya imza atanlar; bugün yazdıklarının,
söylediklerinin tam tersini!..
“Saldırganlar, tahrikçiler, zaten ‘2 – 0’dan 2 – 2’ye gelen maç ve
kaybedilen 2 puan yüzünden gergin ve üzüntü içinde olan’
Fenerbahçelileri çileden çıkardılar, sahayı meydan savaşına
çevirdiler; tokatçılar ve boğazlayıcılar en ağır cezaları almalı,
Fenerbahçelilerin tahrik sebebiyle cezalarının sınırı ‘en alt’
olmalı” diye ahkam kesme yarışına girmeyecekler miydi?..
Evet, sonradan “Beni tuzağa düşürdüler” diyerek “Galatasaray gibi
bir kulüpte teknik direktör yardınmcısı olamayacağını” itiraz eden
Hasan Şaş başta, Galatasaray’da olaya karışanlar “ibret ve örnek
olacak” cezalara çarptırılmalıdırlar. Disiplin ve Tahkim Kurulları
“hiçbirinin göz ve söz yaşına bakmamalıdır. Zira “Galatasaray
Kulübü’nün mensupları ve sporcuları olduklarını unutmaya hakları
yoktur. Sahada o gece yaptıklarının da “affedilir yanı”
yoktur!..
Elbette, “olayları başlatan” ve “sonra kaçan”, benim anlı ve şanlı
ve de “izanlı (!), vicdanlı(!), insaflı(!) ve de tarafsız(!)
medyamın anlı ve de şanlı yazar / çizerlerinin, yorumcularının
neredeyse açık açık bir “Aferin Fenerbahçeli çocuklar...