Sevgili muhabir kardeşlerim, biliyorum çoğunuz zordasınız,
biliyorum çoğunuz üzgünsünüz, biliyorum çoğunuz sıkıntıdasınız.
Zira sizlerden, “olmayanı oldurmanızı istiyor” ve bekliyorlar. Zira
sizlerden “haberlerinizin üzerinde masa başında yapılan oynamaları
ve de oynanmış haberlerin üzerine atılan başlıkları” kabullenmeniz,
sesinizi sedanızı çıkarmamanız isteniyor. Zira, “ajanslardan gelen
ve hatalarla dolu haberler” spor sayfalarına “okunmadan konurken”,
bir de altına, üstüne “imzalarınız” atılıyor; “atmasyon ve de
palavrasyon yarışı sürsün” diye!..
Elbette “istisnalar var”, sözüm onlara, o sayfalara, o ekranlara
değil, ben “gazeteciliği, mesleği paspas eden” çoğunluğu
kastediyorum ve de “bu tablodan memnun olan” gazetecileri…
Spor sayfalarını, TV ekranlarını “yıllarca, aylarca, haftalarca,
günlerce, saatlerce ve de el verdiğince neredeyse satır satır
okumaya ve de cümle cümle dinlemeye gayret eden” bir okuyucunuz,
bir ağabeyiniz olarak, sorunlarınıza, dertlerinize ortak sayıyorum,
kendimi. Zira “sizin bugün yaptığınız işi, üstlendiğiniz görevi,
vermeye çalıştığınız hizmeti, yıllarca yaptım, üstlendim,
verdim!..”
Bakınız, “sorununuzun, sıkıntınızın, üzüntünüzün tek ilacı vardır”;
tek ilacı; o da “gazeteci olmak, gazetecilik yapmak” ve de
“yukarıdakilere” bunu hissettirmek, hatta anlatmak için gerekiyorsa
“tavır’ koymaktır; münasip bir dil, artı vücut dili ile!..
Bakınız, “sadece bir örnek ile”, bugün spor sayfalarımızda, spor
ekranlarımızda, pardon “spor kelimelerinin yerine futbol koyalım”,
yaptığınız işe, mesleğe, gazeteciliğe, spor yazarlığına nasıl
ihanet ediliyor, anlatayım ve hep beraber utanalım; zira her gün o
sayfalarda, o ekranlarda “yüzlerce” örnek var; benzeri ve de “asıl”
çok daha önemlileri!..
İşte, “ajanstan gelen” ve de sayfaya “yüzler kızarmadan” konulan
bir haberin bitiş cümlesi; “Falanca futbolcunun (Adını yazmıyorum)
yeni takımında mutlu ve antrenmanlarda oldukça neşeli olduğu
öğrenildi!..”
Ve de, şimdi...