Yazıyorum, yazacağım, gerekirse ki,
gerekiyor, her hafta yazmaya devam edeceğim… Dün yazdım, bugün
devam…
“Kolay goller yiyor, gol atmakta zorlanıyoruz”; son yıllarda
“teknik adamlarımızın, Avrupa kupası maçlarında ‘başarısız sonuçlar
alınınca’ sık sık söyledikleri ve ‘defans oyuncularının kişisel
hatalarını, gol kaçıran oyuncuların beceriksizliğini’ işaret
ettikleri” sözdür, bu söz!...
Nedense “bu tablo ortada iken” hiç “aynaya bakmak ve ona göre
konuşmak” işlerine gelmiyor!..
Neden acaba “bizim en büyük takımlarımızı bile yenen ve eleyen”
hatta içlerinde “Avrupa klasmanında üçüncü dördüncü sınıf takımlar
da olan” Avrupalılar, bizim takımlarımıza karşı “kolay gol” atıyor,
“zor gol” yiyorlar?..
Bırakalım Avrupa kupalarında “millî takım seviyesinden, kulüp
takımları seviyesine kadar düştüğümüz hazin durumu”, mesela bir de
“üç haftalık” Süper Lig’in puan cetveline bir göz atalım…
19 takımımız, 54 maç yapmış; 19 takımımızın attığı gol sayısı 78...
Maç başına 1,4444 gol düşüyor, “yenilen gol” de doğal olarak
bu...
Amma, dört takımımız var ki, “78 golün 37’sini” atmış… Yani bu dört
takımın oynadıkları 12 maçtaki...