Evet, “Sizi gidi hainler sizi” diyerek başlıyorum yazıma ve
hemen bir not ekliyorum; “Ben Galatasaray Liseli değilim,
Galatasaray Kulübü üyesi de değilim. Ama gazeteciyim ve de sevgili
Hocam Turgay Renklikurt’un deyimi ile ‘gönlü Galatasaray’dan yana
olan’ bir TC vatandaşıyım.” Ve de, ne yazık ki, “o hainler içinde”
ben de varım.
Bakın, Galatasaray Başkanı Sayın Mustafa Cengiz ne diyor, bizler
için: “Roma bir günde kurulmadı. Henüz 1. yılımızı da doldurmadık.
Üçüncü aydan beri ayrılmamızı isteyenler var. Onlara da saygı
duyuyoruz ama biraz izin versinler çalışalım.”
Haklı Sayın Başkan, “Transferin son günü son saniyeye kadar,
Galatasaray’ı sezonun ilk yarısının sonunda Başakşehir’in önünde
bitirtecek ve Şampiyonlar Ligi’nde gruptan çıkartacak +10 tanecik
golü atacak santrforu alacaklarmış” ama şimdi Başkan’ın sözünden
anlıyoruz ki, “Bizler izin vermemişiz”; yaptığımız hainliğe bakın
siz!
“Üçüncü aylarından beri (Daha önceki yönetimini de unutturduk
galiba) ayrılmalarını istediğimiz için”, Fenerbahçe maçında ve
sonrasında olanların, onca cezanın, dahası antrenman sahalarının
kötülüğü yüzünden sakatlanan onca futbolcunun “sorumlusu da” bizler
değil miyiz?..
“Rahat çalışmalarına izin vermeyip, kafalarını karıştırarak”,
Federasyonun, hakem ve ceza kurullarının “Galatasaray’ı nasıl
katlettiğini açıklayan” ve “kendilerine de ceza yağmasına” sebep
olan bildirilerindeki “UEFA’ya gideriz, FIFA’ya gideriz, asarız,
keseriz” sözlerini yerine getirmemelerinin sorumlusu da biz değil
miyiz; ellerine, kollarına zincir vurmadık mı?..
Hele hele “Galatasaray’ın Fenerbahçe’yi basketbolda yendiği gece”,
nasılsa verdiğimiz izin üzerine, “zil takıp oynarlarken”, kasıla
kasıla “Aslında söze ‘Bin atlı o gün dev gibi bir orduyu yendik’
diyerek başlardım ama. Bugün maça gelen 9 bin taraftarımız 20
yıllık basketbol tarihimizdeki çok önemli anlardan birine tanıklık
etti” saçmalamasının sorumlusu da bizler değil miyiz; “neden”
konuşmasına izin verdik ki?
...