G.Saray'ın, Antalyaspor maçına çıkacak kadrosu elime geçtiğinde
"Bu ne biçim orta saha" diye notlarımın başlangıcını oluşturmuştum.
Antalyaspor'da oluşmuş kadro ise "Eldeki şartlar bu ne yapalım ki"
anlamı taşıyordu.
Maç böyle başladı. Antalyaspor oyunu kendi alanında kabullenerek
G.Saray'ın cılız orta sahasından da yararlanıp kontralarla bir şey
bulma arayışındaydı. Terim Hoca'nın bu tertibi, ancak rakibinin
ceza sahasına düşen toplarda bir kaza arayışıydı. Nitekim
Feghouli'nin pas vereceğine attığı şut, maçın kilidini acaba açmış
mıydı?
Tabii bu G.Saray'ın yanlış kurgusundan Antalyaspor illa da
Muslera'nın korkulu rüyası olabilecek bir şeyler yapabilirdi.
Nitekim iki duran top devrenin berabere bitmesini engelleyen
kurtarışlarına sahne oldu Muslera'nın. İkinci yarıya geldiğimizde
Terim Hoca'nın Emre'yi kenara alıp Donk'u sahaya sürüşüyle büyük
yanlışından döndüğünü gördük. Bu, şu demekti; Donk sigortasıyla
Ndiyae de Belhanda da öne doğru zamanında ve yerinde çıkışlarla
tehlike oluşturabilirlerdi. Oldu da. Ama ülkedeki çok yorumcunun
"G.Saray Muslera'yı mutlaka satmalı" görüşünün iflas edişinin
sahnelendiği ortamı çıkarıyordu bize.
İki yüzde yüz top yine Muslera tarafından çelinmişti, hem de 1-0
iken. Sonra mı, eh Antalyaspor maçı kurtarmak adına üstünü başını
açınca Ndiaye ile Belhanda da Donk sigortasıyla oynamaya başlayınca
maç bitiverdi. Ama Muslera öyle bir gecedeydi ki, bitmiş maçın skor
tabelasında G.Saray'a hiçbir zarar gelmemesi konusunda
kararlıydı.
Şimdi buraya dikkat!
Özellikle yayıncı kuruluşun maç öncesi yorumcuları ve de ülkemizin
diğer yorumcuları bu iyi orta yapılmadığı için Diagne'nin gol
atamadığını iddia ediyorlar. Anlaşılan o ki siz bu futbolu
bilmiyorsunuz. Neden mi, bir Kasımpaşa'ya karşı oynayan takımların
savunma kurgularını ve tedbirlerini düşünün bir de G.Saray'a karşı
oynayanların.
Bilmem anlatabildim mi? MAÇIN ADAMI: Muslera
...