İşte “onların Galatasaraylılığı” budur! Onlar “Liseci olmayı”,
Galatasaraylılığa tercih etmişlerdir!.. Bütün Mekteplilerin
kafasında kurumlar arası hiyerarşi bakımından Mektep üst kurumdur.
Buna göre Mektepliler Kulübün işine karışabilir ama Kulüplüler
Mektebin işine karışamaz ve Kulübün Mektebe müdahalesi hoş
karşılanmaz.”
İşte bu iki cümle “Liseci kafasını” bütün açıklığıyla ortaya koyar.
Dünyanın “dört bir yanında milyonlarca “taraftarı olan” Galatasaray
Spor Kulübü’ne, “sadece 1 yıl Galatasaray Lisesinde okudukları için
üye olabildikleri” Galatasaraylılar Derneğinde toplananların çoğu
“böyle” bakarlar ve “Kulübü bizim ilke ve zihniyetimiz
yönetmelidir, yönetecektir” derler!..
İş “demek” ile de kalmaz; gereğini yaparak, “Galatasaray’a,
Galatasaray Kulübü’ne büyük hizmetleri yapan, başarılı başkanları
“lisede okumadıkları için” kulüp tüzüğüne “her nasılsa girmiş olan”
bir maddeye sarılarak “idari ibrasızlık gibi” saçma sapan bir
uygulama ile “seçime girmemeye” ve de mahkemelere düşmeye mecbur ve
mahkûm bırakırlar!..
Buna karşılık, “onlar” Galatasaray’ın “kutsalı” saydıkları
Galatasaray Lisesine “bir Fenerbahçe üyesinin müdür olmasına
seslerini sedalarını çıkarmazlar”, zira “o müdür Galatasaray
Lisesinden mezun olmuştur!..”
İşte “onların Galatasaraylılığı” budur; onlar “Liseci olmayı”,
Galatasaraylılığa tercih etmişlerdir!..
Geçen yıl, “tek elden çıkmış”, nasıl çıktığı da “Galatasaraylıları
utandıracak” bir tabloyu ortaya çıkarmış imzalarla ve tüzüğü paspas
edecek bir adımla Galatasaray Kulübü’ne “üye yapılmak istenen”
büyük çoğunluğu “Liseden yeni mezun olmuş” 139 kişi olayını
hatırlayalım.
Tüzüğü çiğnetmemek için “evraklarınızı, imzaları doğru ve
tamamlayarak gelin” diyen Kulüp Sicil Kurulu Başkanı ve üyelerini
“Galatasaraylılar Derneği Disiplin Kuruluna vererek cezalandıran”
bu zihniyet değil miydi?
Bitmedi; “bu baskıya boyun eğmediği içi...