Mustafa Salihoğlu kardeşimin Ankara’dan telefonu geldiğinde,
“anlamıştım” bir “acı haber alacağımı”; zaten “Öcal, kötü bir
haberim var” dediğinde, yüreğim “cızzz” etti; “Güneş’i
kaybettik!..”
Taaa, 1950’lerin sonlarına doğru, “Yenigün gazetesine kardeşim
Hıncal bulmuş getirmiş” ve Genel Yayın Müdürümüz olan M. Ali
Kışlalı da “Tamam, spor servisimizde başlasın” demişti.
Spor servisinde kardeşim Hıncal vardı, rahmetli Ahmet Taner Kışlalı
vardı, rahmetli Oktay Kurtböke vardı, “ağabeyleri” ben vardım ve o
“gencecik” Güneş, haberde de, yazıda da “bizimle yarışa
başlamıştı”; müthiş bir sezgisi ve “mizah dolu” kalemi vardı.
“Abuzittin’e mektuplar” başlığı ile yazdığı yazılar, “güler yüzlü”
mizahtan, “Kara” mizaha kadar uzanan üslubu ile sadece sporun
değil, ülkenin tatlı /