Tablo bütün acılığı ile “çok uzun yıllardan beri” ortada, evet
“çok uzun yıllardan beri” işte şimdi yazacağım tablo ortada ve
bizler “Neden oldu, ne olacak” şaşkınlığı içinde “türlü çeşitli”
sebepleri arıyor, tartışıyoruz.
Dahası, “bulunacak” bir avuç, belki de “o veya bu zihniyetin, o
veya bu kişilerin maşası olacak kadar alçalmış” sözüm ona taraftarı
yakalayacak, “en eften püften cezalar” ile cezalandıracak, “yeni
bir olaya kadar” da gene “işin esasını halletmeden” mışıl mışıl
uyuyacağız!
Fenerbahçe-Beşiktaş maçından sonra, TV’ler arasında zapping
yarışına girdim, döndüm, durdum, “Türkiye’nin içinde bulunduğu
kritik durumdan, Fenerbahçe’deki seçime kadar ulaşan provokasyon,
kumpas, tuzak ihtimalleri” üzerinde duruldu, tartışıldı. “Bu
ihtimalleri konuşanların çoğu” elbette “haklıydılar” ve birkaç gün
içinde, Federasyonun, savcıların yapacakları soruşturmalar sonunda
“neyin ne olduğu, tribünlerdeki, soyunma odaları koridorlarındaki
‘görünen’ suçluların kimler olduğu” ortaya çıkacaktı. Amma…
Evet, amma, “bu duruma neden ve nasıl geldiğimizi asıl ortaya
koyacak olan” acı gerçekten, “yani suçluları bugünlere getirmiş
sorumluların tamamından” söz eden yoktu.
Sadece “daha önceki benzer olaylarda Federasyonların ve Disiplin
Kurullarının, hakemlerin ‘gereğini tam olarak yapmadığını’
söyleyen” yorumcularımız ve spor yazarlarımız vardı da, “gerisi”
konusunda “tek kelime eden” yoktu!..
Gerisi; “eyyamcı Federasyonlar, eyyamcı Disiplin ve Tahkim
Kurulları, eyyamcı Merkez Hakem Komiteleri ve hakemler” miydi
sadece?
Ya, “geceye, sporumuza, futbolumuza suikast yapan” 15-20 spor
teröristine “bu faciayı tezgâhlama cesaretini, fırsat ve imkânını”
veren sorumlular?
Ya, “Rabbena, hep bana” diyen ve “kulüplerarası sportif rekabetini,
taraftarların, seyircilerin ‘sportif (!) düşmanlığa dönüştürmeleri
için’ elinden geleni ardına koymayan” kulüp başkanları ve
başkanlarının izini takip eden kulüp yöneticileri ne
olacaktı?..
Ya...