Gazetelerde ve de gazetelerin web
sitelerinde haber; “Galatasaray Kulübünden taraftarlara müjde”
başlığıyla, hem de. İnternette tıklıyorsunuz; Oooo, müjde “yılın
değil, yılların müjdesi!..”
Yönetimden yapılan açıklamaya
göre; “Galatasaray Yönetimi, Büyükşehir Belediyesi Meclis 2. Başkan
Vekili Göksel Gümüşdağ ve yanındaki heyeti ağırlamış. Ali Sami Yen
Spor Kompleksi Türk Telekom Stadı’nın çevresinde ve stada giriş
-çıkışlarda yaşanan sorunlar yerinde tespit edilerek, mevcut
merdivenlerin yenilenmesi ve yeni merdivenlerin eklenmesi, yeni bir
üst geçidin yapılması ve çevre düzenlemesinin geliştirilmesi
konusunda onlardan ‘Belediyenin gerekli her türlü desteği vermesi’
sözü alınmış!..”
“Müjde (!), müthiş kere müthiş”;
öyle değil mi? Ortada “çok acı” bir kara mizah var. “Şampiyon
takımın sezon başında hazırlık maçlarında ve Süper Kupa finalinde
dökülüşünü” seyreden Galatasaray taraftarı, “Süper Lig başlarken,
gönüllere rahatlık verecek bir -iki transfer müjdesi beklerken”,
siz “verilen müjdeye bakın”; bakın da, gelin, “Galatasaray
yönetimi, futbol basınına Galatasaray ile, Galatasaray taraftarı
ile resmen ve alenen alay etmesi için fırsat veriyor”
demeyin!..
Sevgili Mustafa Başkan
kırılmasın, gücenmesin; “Spor yazmaya başladığım” 1955’li yılların
kasımından beri, bugüne kadar, “bu kadar zayıf” ve de “sorunlar
karşısında dağılmış, panik içinde çabalayan” bir Galatasaray
yönetimi görmedim”; demek ki, “böyle bir yönetimin müjdesi” de
ancak “böyle” olabiliyor!..
Galatasaray için lig “bu gece”
başlıyor; bu düzenleme “yapılacaksa” çoktan yapılmalıydı, “müjde”,
ancak “yapıldı” denilseydi, “müjde sayılabilirdi”; bütün bir yaz
“mışıl mışıl uyundu”, bu akşamdan itibaren stada “50 bin kişi
koşturacak”, siz verilen müjdeye bakın, bakın da Galatasaray’ın
hâli pürmelaline ağlamayın!..
“Haklı ve doğru” her eleştiriye,
“UEFA, kısıtlama” ağlamasıyla cevap veren bir yönetimin, “para
istemeyen işlerde bile” nedendir bilinmez “şeffaf olamayan” bir
yönetimin, “Galatasaray Adası faciasına, Kalamış zafiyetini,
Taçspor rezaletini de başarı(!) ile ekleyen” bir yönetimin ne
duruma düştüğünü ve kulübü de düşürdüğünü, “Galatasaray üyelerinin
sosyal medya gruplarının yazışmalarında açık açık görmek”
mümkün!..
Genel Kurul öncesi Mustafa
Başkan’ın yanında ve arkasında duran, genel kurulda “onun listesine
oy veren”, hatta “yan kuruluşlarda yönetici görevi üstlenen”
Galatasaray üyelerinin de, artık dayanamayarak “eleştiriler
kervanına katılmalarının” ve “hür eleştiri yapabilmek için” yan
kuruluşlardaki görevlerinden istifa etmelerinin ne anlama geldiği
ortaya değil mi?..
Galatasaray Adası -Suada
davalarının temelini teşkil eden “açık alan -kapalı alan
ölçümlerini bile doğru dürüst itiraz dilekçelerine, dava
dilekçelerine koyamayan” avukatların, adli tatile çok az kaldığı
ortada iken, “itirazlarının reddedildiğine dair mahkeme kararını
önceki güne kadar neden almadıklarını” sorabilecek “bu soruna vakıf
bir yöneticinin olmadığı” bir Galatasaray Yönetim Kurulu’nun,
Galatasaray Adası sorununu çözmesi mümkün mü?..
Bin defa yazdım, geldim; “bu
konuyu bilen, bilecek olan” çok “hukukçu üye var” Galatasaray’da,
ama hemen hepsi “sütre gerisinde gizleniyor”; anlaşılıyor ki,
Mehmet Koçarslan’dan ürküyorlar. Ama buna aldırmayan bir üye var
Galatasaray’da; Avukat Tayfun Akçay!..
Yıllardır “görev verilmemesine,
kulüp avukatı yapılmamasına rağmen” tek kişilik ordu gibi mücadele
ediyor, bu konuda!..
Gene “görev vermeyin, kulübün
avukatı yapmayın”, ama “Çağırın, dinleyin, ne yapılması gerektiğini
sorun; anlatsın sizlere!..”
Yönetim yapmıyor, Divan Başkanı
yapsın; çağırsın Kurula, anlatsın, gerçekleri!..”
Artık inanıyorum ki, “Galatasaray
Adası’nda Galatasaray Kulübü lehine çözüm” bazı kişilerin işine
gelmiyor; evet gelmiyor; yazıklar olsun!..