Soruyorum; kulüp içindeki “en küçük” bir eleştiriyi “Beşiktaş
düşmanlığı” ile eşleştiriveren kimdi?.. Diyor ki Beşiktaş
Başkanlığından istifa eden Fikret Orman; “Aslında yorgun değilim,
ama kırgınım ve üzgünüm.”
Ben de gazetemin çarşamba günü “bu konuda” verdiği haberde
kullandığı başlıktan ve bu sözünden esinlenerek diyorum ki; “Feda
ile geldin, sefa sürdün, cefa çektirdin, veda ediyorsun. Taraftar
kırgın, camia üzgün!.. Bütün kulüp başkanları ‘bu acı tablodan’
ders almalı!..”
Neymiş, “Camia içindeki kulislerin önüne geçememişmiş”; el insaf
“Hangi kulüpte kulis yok”; zatıaliniz Beşiktaş Başkanlığına nasıl
geldiniz? Kulisler yok muydu? “Efsane” Başkan Süleyman Seba bile
“kulislerde” gitmedi mi?..
İnsan “bu sözleri söylemeden önce” aynaya bakmalı ve kendi kendine
sormalıydı; “Bu camia, bu taraftar bana neden kızgın ve
öfkeli?..”
Soruyorum; kulüp içindeki “en küçük” bir eleştiriyi “Beşiktaş
düşmanlığı” ile eşleştiriveren kimdi?..
“İshal-i kelam” hastalığının bir yöneticide hem de hızla yapacağı
tahribatı hiç düşünmeden, her gün sabah akşam saat başı saat sonu
durup dinlenmeden spor sayfalarına ve ekranlarına konuşmak…
Konuştukça, yüzünü, dilini eskitmek, kulüp içindeki ve dışındaki
karşıtlarını ve rakiplerini kırıp geçirmek… Hatta kulübüne üst üste
iki şampiyonluk getirmiş, Avrupa kupalarında takımını “namağlup”
gruplardan çıkarmış, bu başarılarıyla “kulüp kasanına onca milyon
avroyu koymuş” bir hocayı ‘imalı sözler’ ile küstürmek… Bunlar
zatıaliniz tarafından yapılmadı mı?..
Bakınız Sayın Başkan “Geçen sezondaki o çirkin ve ne idiğü belirsiz
ama hedefi çok açık” Kulüpler Birliği bildirisiyle ortaya çıkan
“Orman - Koç - Gümüşdağ triomvirasının hazin sonunu” da bu tabloya
eklersek bugün nereye geldiğiniz işte ortada!..
Gümüşdağ, Beşiktaş maçından sonra “o bildiriyi ve o bildiride
savunduğunuz görüşleri” paspas ederek çöpe attığını gösterdi şimdi
de “zatıaliniz” istifa ederek “Yorgun değilim ama” diyerek...