Galatasaraylılar, biliniz ki,
"resmî sezon" başlarken, "rakipleri yönetimsel, iç çekişmeler,
başkan-teknik adam ihtilafları, hatalı transferler yüzünden perişan
hâlde iken", şampiyonluğu "ikilemek için" Süper Lig'e başlayacak,
"lokum gibi bir kura sonucu" Şampiyonlar Ligi'nde "grubu en az
ikinci bitirecek" bir takımınız vardı.
Ama, "geçen yıl sadece Süper
Lig'de 29 gol atıp, onca da 'gol pası veya gollük pas veren"
santrforu satıp, onun yerine, "onun yarısı, hayır dörtte biri kadar
olacak bir golcüyü, santrforu bile koyamayan", Mustafa
Cengiz-Abdürrahim Albayrak ikilisi ve onlara "Ne yapıyorsunuz"
diyemeyen bir yönetim, "böyle" bir takımı iğdiş
etti!..
İşte bugünün, "acı ve hazin
tablosunun sebebi" bu "iğdiş ediliştir" ve baş sorumluları da
"yukarıda adlarını yazdığım" iki kişidir!..
Bu "yönetim beceriksizliğinin"
takımı ve kulübü ne hâle düşürdüğü de ortadadır!..
Galatasaraylılar, "her şeye
rağmen", "santrforsuz, golcüsüz, 5-6'sı takımın iskeletinde, kalanı
"rotasyonun ilk oyuncuları" olan 9 oyuncusu sakatlandığı" hâlde,
bugün Galatasaray Futbol Takımı, Şampiyonlar Ligi'nde olmasa da,
Avrupa Ligi'nde Türk futbolu adına "sorumluluk almaya devam
ediyorsa" ve de Süper Lig'in ikinci sırasında iddiasını
sürdürüyorsa, biliniz ki, "bu tablo" takımın hocası Fatih Terim
sayesindedir; ona destek veriniz, moral veriniz!..
Eğer bugün takımın başında Fatih
Hoca olmasa idi, Galatasaray puan cetvelinde Fenerbahçe'den de daha
kötü duruma düşerdi, bilesiniz!.. Yoklar içinde, "sinek ısırsa
'sakatım' diyen, bir itme ile yere düşüp sakatlanan, koşarken
adalesini sakatlayan ve haftalarca oynayamayan oyuncular" ile
uğraşırken, bir de "bazı hakemlere toslayarak" kendisi dâhil
takımın bütünüyle sakatlanmasıyla karşı karşıya kalan…
"Kulübü, takımı asıl korumak ve
kollamakla görevli ve sorumlu olan" bir yönetimin "spor kamuoyunda,
spor medyasında, futbol dünyasında ağırlık koyamaması yüzünden"
âdeta "tek başına" bırakılan…
Düne kadar şikâyet etmeyen ama
"nihayet 'insan / hoca olarak' patlayan" ve elbette "hata yapan",
dahası "disiplin talimatları gereği 'hak ettiği' ağır cezaları
alacak olan" Fatih Hoca "şimdi" yapayalnızdır; işte bu noktada
"görev" sizlere düşüyor, Galatasaraylılar; hem taraftar olarak, hem
seyirci olarak!..
Bu acı ve hazin tablo,
Galatasaray Kulübü'nün "kimler tarafından ve nasıl yönetildiğini"
ortaya koymaktadır!.. Mesela, bir yönetici çıkıp da "Ey Federasyon,
bu hakem atamaları nedir, onların yapmak istedikleri nedir? Yoksa
Fatih Hoca'nın sizleri fena hâlde mahcup eden tazminat davasının
intikamı mı alınmak istenmektedir" diye soramıyor!..
Mesela bir yönetici de çıkıp,
"günün 24 saati", tekrarlarla TV ekranlarından, spor sayfalarından
ve de 'bir golcü bile alamayan' sizin yüzünüzden ortaya çıkan tablo
ile ilgili olarak eleştiri yağmuruna tutulan Fatih Hoca için, "El
insaf, elindeki malzeme ile yapılabilecek her şeyi yapıyor, tam
işler yoluna girecek derken, sakatlıklar üst üste geliyor, ortada
ne çalışılan, ne düşünülen taktik kalıyor, ne düzen; sil baştan
başlıyor. Ocak ayına kadar sabır, bir golcü forvet alacağız"
demiyor, diyemiyor!..
Çok açık ki, Fatih Hoca, ocak
ayına kadar, "en az puan kaybı ile gitmenin" peşinde; o hedefe yol
açmaya uğraşıyor, takımı ona göre kuruyor, ona göre oynatıyor. İşte
son 7 maçta Eren'in atabildiği gol dışında forvetlerin golü yok,
asisti yok. Hocanın elindeki imkân bu. Golleri Donk, Maicon, Linnes
atıyor; Hoca, "gelen puanlar" ile yarışı sürdürmeye çalışıyor. Ama
sakatlıklar, cezalar ona bile yeşil ışık yakmıyor ve
Galatasaray-Fatih Terim ortaklığından fevkalade rahatsız olan
rakipler de bayram yapıyor!..
Görev de sizlere düşüyor,
Galatasaraylılar; hocanıza da, takımınıza da güvenin; güzel günler
gelecek!..