G.Saray, tapusu elinde olan ligin gol kralını bitirmek, değerini
düşürmek için elinden gelen her şeyi yapıyor…
Diagne; Mars’tan, Uranüs’ten transfer edilmedi. Hatta Patagonya
‘dan, Uganda’dan, Çin’i Maçin’den gelmedi. Türkiye’de, hem de
İstanbul’da, hatta Galatasaray’ın Süper Lig’de rakibi olan
Kasımpaşa’da oynuyordu.
Onca maç sahada, TV ekranlarında seyredildi. Süper Lig’in bir
devresinde, 17 maçta 20 gol atarak” gol krallığının başına “açık
ara” yerleşmişti!..
Ve “santrforsuzluktan, golcüsüzlükten kıvranan” Galatasaray onu hem
de bonuslarıyla “13 milyon avro ödeyerek” transfer etti!..
Etti de, “o leblebi gibi gol atan” Diagne, Galatasaray’da
“penaltılar hariç” neredeyse “gol atamaz” bir hantal görüntüsüne
büründü. Gene de “Türkiye liglerinden en çok gol atan yabancı”
unvanını yakaladı; peki ama, nedendi bu “olumsuz” değişim?..
Elinizde, “geldiği takımda ‘tıkır tıkır işleyen’ bir gol makinası
varsa” ve de “senin elinde çalışamadığı görülüyorsa” yapılacak ilk
iş “şu olmalı” idi; “Bu makina, geldiği takımda, Kasımpaşa’da nasıl
işliyordu?..”
Diagne’nin “20 gol attığı” 17 Kasımpaşa maçının kasetlerini
dikkatle izlemek “bu sorunun cevabını bulmaya” yeterdi.
Kasımpaşa’da bir kenar adamı vardı; adı da “Trézéguet” idi, “gol
makinasını” o işletiyordu, dahası Kasımpaşa’nın orta saha ve
“diğer” kenar adamları da “ona ellerinden, ayaklarından geldiğince”
yardımcı oluyorlardı!..
Kasımpaşa’nın “gol sistemi” doğrudan “Diagne üzerine” kurulmuştu ve
zaten Diagne de “takımını puan cetvelinin üst sıralarında tutacak”
golleri atıyor, Kasımpaşa taraftarları da keyiflerine
bakıyorlardı!..
Diagne, Galatasaray’da ne bir Trezeguet, ne de “Kasımpaşa orta
sahası adamlarının ona verdiği desteğe benzer destek” bulamadı.
Galatasaray’da “kendilerine oynayan” Onyekuru, Belhanda, Feghouli
gibi yıldızlar vardı. Ve de “penaltıları atıp atmama kavgası
yapacak kadar” egoist futbolcuların arasında “koşuş...