Diyorlar ki bana; "Kafayı Yıldırım Demirören'e taktın, onca
kulüp başkanının, onca yöneticinin, onca hocanın, futbolcunun
sorumluluğu, suçu yok mu?.."
Olmaz olur mu, elbette var ama, bir de başka gerçek var!..
Teşbihte hata olmaz, bakın anlatayım:
Taa 1940'lı yıllarda babamın köyüne giderdik, yaz aylarında…
Manyas'ın Çavuşköy'ü…
O zamanlar "kağnı arabaları vardı"; iki büyük tekerlekli ve iki
öküzün çektiği; köyde onlara da binerdik.
Bir gün, kağnı arabasındayız, babam, ben ve Hıncal. Babam, bana
bakarak dedi ki, "Bak evlat, köyde bir âdet vardır, Derler ki;
'Küçük öküz yoldan çıkarsa, övendireyi büyük öküze batıracaksın',
başka türlü bu kağnı idare edilmez!.."
Övendire, ucunda sivrice bir demir olan uzun bir sopa; kağnıyı
süren köylü, öküzleri idare etmek için, onu kullanır, öküzleri
onunla dürterek, yola getirir!..
Babamın "bana ve kardeşim Hıncal'a bakarak söylediği" bu sözü hiç
unutmadım ve de "sorumlu ararken", hep "yukarılara, büyüklere"
baktım!..
Övendiremi de, yani kalemimi de, "köylümüzün bu unutulmaz ilkesinin
ışığında" kullandım!..
İkisi evimizde, ikisi deplasmanda 4 maç oynadık bu hafta, 12 gol
yedik, 4 gol atabildik, iki mağlubiyet, iki beraberlik; 4 maçın 12
puanından alabildiğimiz sadece 2 puan!..
Millî Takım ne durumda; ortada!..
Ya kulüpler; gırtlağa kadar borç içindeler, UEFA idare ediyor artık
kulüplerimizi; zira "UEFA'ya cezalık iş bırakmaması gererken" Türk
Futbol Federasyonu ortada yok!..
Kulüplerin UEFA'ya gönderdiği "Futbolcularımızın alacağı yoktur"
ibra belgelerinin "çoğunun sahte olduğunu bildiği hâlde" müdahale
etmiyor, denetlemiyor, seyrediyor; tam bir "Ben yaptım, onlar da
yapsın" yeşil ışığı; yazıklar olsun!..
Yıldırım Demirören diyor ki; "Bana ne, kulüplerle aramı neden
bozayım, işte UEFA veriyor cezalarını, oh, ne âlâ, ne âlâ!.."
Şimdi bana söyleyin; kulüplerin bu durumundan, futbolumuzun perişan
hâlinden kim "asıl" sorumlu?..
Kims...