Eğer bu takım “Fatih Terim’in takımı ise” her şey olsa bile “bir
şey” olamaz; “O takımda ‘disiplinsizlik’ olamaz”… dı… Şaşıyorum;
bir takım kötü oynayabilir, bir takım yenilebilir, bir takım
camiasını, taraftarlarını, seyircilerini hayal kırıklığına
uğratacak puan kayıpları yapabilir; bunları yapan takım Galatasaray
olabilir; Fatih Terim’in Galatasaray’ı da olabilir, amma…
Eğer o takım “Fatih Terim’in takımı ise” bütün bu yazdıklarım olsa
bile “bir şey” olamaz; “O takımda ‘disiplinsizlik’ olamaz”… dı…
Evet, haftalardır seyrettiğimiz, “kötü oyunlarla, son dakikalarda
yenilen gollerle kaybedilen onca puan, hatta galibiyetlerde de
‘kendisi dâhil’ kimseyi tatmin etmeyen galibiyetler için”
denilebilirdi ki ve de “benim gibiler” diyordu ki; “Yepyeni bir
takım kuruldu, biraz zaman gerek!..”
Aslında “alt ligden yeni gelen ve yepyeni bir takım kuran” ve de
ligin ilk maçında “Fenerbahçe’den beş yiyip” de herkese “Bu takım
geldiği gibi gider” dedirten Gazişehir Gaziantep’in “sonraki dört
maçta 10 puan toplaması” örneği ortada iken, üstelik başında da
“oyuncuların tamamının göreve geldikten sonra tanıdığı”
Sumudica varken, bilmem ki, “bu” Galatasaray için “ne”
demeliyiz?..
İşte bu sorunun cevabı; “Fatih Hoca’nın takımı, böylesine
disiplinden yoksun olarak sahaya çıkmaz” cümlesinde yatıyor!..
Takımda “bildiğini okuyan, her maçta takıma kaybettiren hatalarını
tekrarlayan, üstelik takım iskeletinde yer alan en az üç-dört
oyuncu var” ve tam bir “pervasızlık içinde” hatalarını devam
ettiriyorlar!..
“Bunlara ne yapılması gerektiğinin çok örneği var” ama bir tanesi
hatırlarda yer edendir; “Bir Bursa deplasmanı öncesi Fatih Hoca
takım iskeletinin beş oyuncusunu İstanbul’da bırakmıştı; içlerinde
Hagi de vardı!..”
Şimdi bir Marcao ile bile haftalardır baş edilemiyor!..
Bunca yıldır, spor sahalarının bana öğrettikleri içinde “şu gerçek”
vardır:
Eğer bir futbolcunun beyninin verdiği “pas ver” emri, ayaklara
“b...