Hâlâ Galatasaray-Fenerbahçe maçı
ve olayları konuşuluyor, "cezalar" geldi, daha da
konuşulacak.
Ben sadece "hak edenler, hak
ettikleri cezaları aldılar", sakın ola ki, "Tahkim Kurulu" indirim
falan yapmasın ve temenni ediyorum ki, "Disiplin ve Tahkim
Kurulları" da, bundan böyle "kimsenin gözünün yaşına bakmasın" ve
"hak edene, talimatlarda yazılı" cezaları versin; "sabıkalı
olanlara" da "en üst sınırdan", hem de!..
Ve "bu girişi yaptıktan sonra",
Uluçmarket'in "bu haftaki manşetine geleceğim"; evet "başlıkta"
var; "Bir dünya rekoruna sponsor aranıyor!.." Öyle yüz binler,
dolarlar, avrolar değil; sadece "35 bin TL için"; o
kadar!..
Dünya rekorunu kıracak olan da
"İki çocuk anası 39 yaşında, üniversite mezunu" Çanakkaleli bir
Türk kadını; millî sporcumuz Derya Can!..
Gerisini, sevgili kardeşim ve
meslektaşım Burhan Can Terzi'nin bana gönderdiği maile
bırakıyorum:
"Millî dalgıç Derya Can'ın, 'su
altında' 60'tan fazla Türkiye rekoru bulunuyor. Dünya rekortmeni, 8
dünya rekoru kırmış; son kırdığı rekorlar -112 metre paletli ve -95
metre paletsiz dünya rekorları... Dünya ve Avrupa Şampiyonalarında
çoğu altın ve gümüş birçok madalya kazanmış. Türkiye'de erkeklerde
bile kendisini geçen yok. Şimdiki hedefi de 'Salda Gölü'ne dalıp
tatlı su alanında' da dünya rekorunu kırmak. 21-24 Kasım için
başvurmuş, 10 Kasım'dan itibaren dalması gerekiyor ama sponsor yok.
Sponsor bulunamazsa rekor kırılamayacak maalesef. İki çocuk annesi
millî sporcuya sponsor olmak çok mu zor?"
Sevgili Burhan, "Çok zor mu değil
mi" bekleyip göreceğiz!..
Galatasaray “neden
koşamıyor?..”
Anlamıyorum, Galatasaray'ı bunca
Galatasaray muhabiri, bunca yorumcu, bunca hem de "Galatasaraylı"
spor yazarı izlemiyor mu (Yoksa sahiden izlemiyor mu?)", yazmıyor
mu, TV ekranlarında yorumlamıyor mu; bu nasıl iş?..
Yazılan "maç sonu
istatistiklerinde kalıyor" ve "o istatistikler üzerine" ahkâm
kesiliyor; "Neymiş, Galatasaray Şampiyonlar Ligi'nde en az koşan
takımmış, Süper Lig'in bilmem kaçıncısıymış!.."
Buraya kadar tamam da, peki be
arkadaşlar; "Galatasaray neden koşamıyor" sorusunu araştırmak,
soruşturmak gerekmiyor mu?..
"Neden" sorusu istatistiklerde
yok, "bu sorunun cevabını" kim bulacak; "gazeteci, spor yazarı
bulacak!.."
Masa başında, bilgisayar başında,
TV ekranında "ahkâm kesmek" en kolay iş, eleştirmek çok daha kolay,
ama "Neden" sorusuna cevap aramak?..
Galatasaray İstanbul'da,
Galatasaray Florya'da, İstanbul'da oturan, Florya'da oturan,
Florya'ya yakın oturan, Fatih Terim'le, Hasan Şaş'la, Ümit
Davala'yla "arkadaş olan" hiç mi spor yazarı, Galatasaray muhabiri,
yorumcu yok?..
Yoksa, Terim'e, Şaş'a, Davala'ya
"Galatasaray neden az koşuyor" sorusunu sormaktan mı
korkuluyor?..
Gazetecilik adına "utanç verici"
bir durum var ortada; "sporda bile böyle gazetecilik yapıyorsak",
vay mesleğimizin hâline!..
Bir “Alex Ferguson”
aranıyor!..
Mesleğimizin, sporumuzun,
futbolumuzun "Bir Bilen"i ile uzun süre "kapalı kalan iletişim
kanalını" yeniden açtım.
Sevgili Turgay Renklikurt Hoca'm
bu hafta, bana dedi ki;
"18'lik genç futbolcu, 48 yaşında
çirkin mi çirkin bir kadınla yaşamaktan tutun, akla hayale
gelmeyecek fantezilerden çıkın, her türlü pis işlere açık biriydi.
Çok yetenekli olan bu genç, nasihat ceza, kadro harici filan
dinlemiyordu. Kulübü Everton en sonunda bıktı ve iyi bir paraya bu
genç futbolcuyu başka bir kulübe sattı. Yeni kulübünün menajeri,
onu çok ama çok özel bir eğitim projesine tabi tuttu. MENTAL,
FİZİK, PSİŞİK, TAKTİK, TEKNİK VE SOSYAL YÖNDEN EHİL UZMANLARA
TESLİM ETTİ. Sabırlı davrandı; paraya kıydı. 'Yaptığın kumar'
diyenlere, 'Hayır, planlı bir yatırım, Kulübü 10-15 yıl taşıyacak
bir yıldız yetiştiriyorum' dedi ve başardı.
O, 'iflah olmaz' denilen gencin
adı Rooney ve menajerin adı Alex Ferguson, kulübün adı da
Manchester United idi!
O Rooney hâlâ oynuyor, ama
'bizim" Rooney'miz' Batuhan, her gittiği kulüpten, bir yıl sonra
kapının önüne konmaya devam ediyor; fizik olarak kaç Rooney eder;
yazık!.."
Bizde örnekler say say bitmez
hocam, "Bugünün Arda'sından, Burak'ından başlayarak"; ama nerede
bir "Alex Ferguson?.."
İşte "beyaz"
sayfa!..
Aziz Yıldırım'ı açık farkla
hezimete uğratarak Fenerbahçe Başkanı olan Ali Koç "Beyaz bir sayfa
açıyoruz" demişti.
"Böyle" diyen bir Başkan'ın
takımın başına "hoca olarak" getireceği "Dünyada sadece bir teknik
adam” vardı; Laurent Blanc!..
"Şimdi geleceği" haberleri var,
gazetelerde; inşallah olur ve "Blanc'la 'beyaz' sayfa" şimdi
açılır!..
Soyadı "beyaz" olan bir hoca
varken, "kokusu çok erken çıkan" Cocu da nerden çıkmıştı, Allah
aşkına?..
ŞAKA!
Disiplin Kurulu, Galatasaray
Başkanı Mustafa Cengiz ile Başkan Vekili Abdurrahim Albayrak'a ceza
vermemiş. "Verse" ne olacaktı; hiç!..
Çok uzun zaman önce, 1950'li
yıllarda Dwight Eisenhower ABD Başkanı ve de John Foster Dulles
dışişleri bakanı iken, ABD basını "ABD'nin başkansız ve dışişleri
bakansız da idare edilebileceğini gösteriyor" diye yazardı;
Galatasaray'daki durum da o misal; ne değişirdi ki?..