Empati yapın” ey Galatasaraylılar, empati! Yani “kendinizi
Monaco Başkanı’nın yerine koyun” bakalım; “Ey sevgili dostum
Abdürrahim Albayrak, daha ortada anlaşma ve imza yokken gelip
fotoğraf çektirdiğin Falcao’yu sana gönderiyorum, güle güle kullan,
gollerini atsın, seni ve takımını şampiyon yapsın” der misiniz,
diyebilir misiniz?..
Hem de, “başlayan ligin ilk iki haftasında tek gol atamayarak, iki
yenilgi alan ve de 6 gol yiyip, eksi 6 averajla puan cetvelinin en
sonuna demir atan” takımınız ortada iken ve “golcü / santrfor” diye
“Fenerbahçelilere bütün bir sezon ot, futbolcu arkadaşlarına çimen
yolduran” Slimani’yi transfer edince, taraftarlarınız da “saç baş
yolmaya” başlamışken?..
Ben olsam, “Falcao’nun yıllık 12 milyon avroluk garanti parasını
ödemekten kurtulmak” bir yana, “o sözleşmeye ‘Atacağın gollerle
bizi küme düşmekten kurtarırsan, sana ekstra 5 milyon avro da bonus
veririm’ maddesini” ekler, imzayı da attırırım!..
Daha, “ortada yumurta yokken, folluğu görünce” Falcao’yu “kendi
futbolcusu gibi görmeye başlayan” ve de bu “altı doldurulmamış”
algıyı bütün Galatasaray camiasına aşılayıp, “Bizi 12 milyon avro
ödemekten kurtaracak” bir transferi, “kendi kulübü için
‘Vazgeçilemez hâle getiren ve de vazgeçilemeyeceği için de bizden
gelecek her türü talebi kabul etmek zorunluluğunun doğmasını
sağlayan” yöneticinin “kendinin ve kulübünün ayağına sıktığı
kurşundan” söz etmiyorum bile…
Söyleyin “şimdi” bana; “Galatasaray’ın şampiyonluğuna yarayacak
kararı” mı, yoksa “Monaco’yu küme düşmekten kurtaracak kararı” mı
vermeliyim ya da Galatasaray’a en azından, “4-5 milyon avroluk” bir
ceza mı kesmeliyim?.. Trabzonspor’a bin
alkış!..
Oh be, dünya varmış… Sezon başından beri nihayet bir takımımız, hem
de deplasmanda “gözümüzü, gönlümüzü hoş eden” bir futbol oynadı,
farklı galibiyeti hak etti ve “turu cebine koyarak” Türkiye’ye
döndü!..
Ünal Hoca’yı da, talebelerini de kutlarım, sağ olsunlar var
olsunlar!..