Seçime,
şunun şurasında 4 gün kaldı. Pazar günü sandık başına gidip
oylarımızla
ülkemizi yönetecek kadroları ve partiyi seçeceğiz. 7 Haziran’da
denedik
olmadı. Partiler bir araya gelip bir koalisyon hükümetini
maalesef
kuramadılar. Bir araya gelmesi gerekenler gelmedi, herkes olması
zor
olanı zorladı. Bir AK Parti-MHP koalisyonu olabilirdi ve biz
bugün
tekrar seçime gitmek zorunda kalmazdık. Ama Sayın Bahçeli’nin
illaki
CHP’yi iktidara taşıma hırsı ve ısrarı yüzünden o fırsat heba
edildi. İş
dünyası, malum medya, Neoconlar ve bazı küresel aktörler bir AK
Parti-CHP koalisyonunu çok istediler. Oysa bu zorlama talep
işin
doğasına aykırıydı. Siyaset yapma tarzları, Türkiye’nin
meseleleriyle
ilgili çözüm önerileri, ilkeleri birbirine taban tabana zıt iki
partiyi
bir koalisyonla buluşturmak mümkün olmadı. İyi ki de olmadı.
Çünkü
yürümezdi, faydalı olmazdı.
Kısa sürede dağılırdı.
Şimdi, 7
Haziran’da olduğu gibi bir daha deneyeceğiz. Ancak şartlar bu kez
biraz
farklı. Bu sefer seçimden bir hükümet çıkarmamız gerekiyor. 7
Haziran’dan farklı olarak Türkiye’ye bir yandan PKK, diğer yandan
DAEŞ
terör örgütü- DHKP-C ve el altından PYD ve paralel yapı
saldırıyorlar.
Türkiye, bu örgütlerle amansız-sıkı bir mücadele yürütüyor. Ülkemiz
bu
mücadelede çok şükür başarılı. Ama hainler terör tuzakları
kuruyor.
İnsanlarımız ölüyor, güvenlik güçlerimiz şehit oluyor.
Suriye’nin
kuzeyindeki gelişmelerden etkilenen PKK-PYD ittifakı yeni
oyunlar
peşinde. Öte yandan Rusya, Halep kapısına dayandı. Yüz binlerce
göçmen
her an sınırlarımıza doğru yola çıkabilir. Irak karışık, kuzeyde
Ukrayna
krizi devam ediyor. Dolardaki istikrarsızlık devam ediyor.