Bir hafta on gün içerisinde önce PKK’nın Beşiktaş ve Kayseri’de
gerçekleştirdiği alçak saldırı, ardından Başkent’in göbeğinde
Türkiye-Rusya’ya mesaj vermek ve iki ülke ilişkilerini provoke
etmek amacıyla Rusya Büyükelçisi Andrey Karlov’a düzenlenen
hunharca suikast.
Hiç kuşkunuz olmasın; üç saldırının da emrini taşeron örgütlere ve
yapılara veren aktör aynı aktör. Önce 17-25 Aralık’ı, sonra MİT
tırları operasyonunu, daha sonra çözüm sürecinin sabote edilmesini,
Kobani kalkışmasını, 15 Temmuz darbe girişimini FETÖ-DAEŞ-PKK-YPG
ve DHKP-C gibi taşeronlara yaptıran akıl; Türkiye’yi kaosa
sürüklemek-iç savaş yani Suriye görüntüsü vermek ve ekonomik kriz
çıkarmak, Türkiye’yi içe kapanmaya zorlamak için ısrarını devam
ettiriyor. Bazen PKK’yı bazen DAEŞ’i, bazen de FETÖ’yü
kullanıyor.
***
15 Temmuz darbe girişiminden bugüne kadar FETÖ’nün devlet
içerisindeki yapılanmasına büyük bir darbe vuruldu. Ancak 40 yıldır
sinsice devlet organlarına sızan bir yapıyı 6 ayda tamamen söküp
atmak mümkün değil. Polis teşkilatında ve emniyet istihbaratta
yüzde 80 seviyelerine, TSK’nın son 20 yılda istihdam edilen
kadrosunda yüzde 60 seviyelerinde, yine MİT ve jandarma
istihbaratında benzer seviyelerde, yargı sisteminde yüzde 70
seviyelerinde yerleşen bir örgütü 6 ayda buralardan tamamen
temizlemek zor. Ayrıca biraz da boşalan personelin yerini doldurmak
bu kadar kısa sürede çok kolay değil. Ancak FETÖ ile mücadelede
elinde silah olan, istihbarat bilgisi kullanan
polis-asker-jandarma, emniyet ve jandarma istihbarat, MİT gibi
kurumların tüm personeli hızlıca tek tek gözden geçirilmelidir. Bu
konuda hükûmet elini çabuk tutmalıdır.
***