Nilgün Cerrahoğlu Cumhuriyet Gazetesi

‘Sürecin’ sonu

Türkiye trajedi ile grotesk olanın; gerçek ve hayalin iç içe geçtiği bir yer.  Seçimden iki ay geçmiş, hükümet kurulamamış, parlamento en “magazin vekil”iyle...

06 Ağustos 2015 | 88 okunma

Türkiye trajedi ile grotesk olanın; gerçek ve hayalin iç içe geçtiği bir yer. 
Seçimden iki ay geçmiş, hükümet kurulamamış, parlamento en “magazin vekil”iyle gündemde. 
AKP’nin “Dombracı” vekili; “sansasyon”, “sterilizasyon”, “senkronizasyon”sözcüklerini kafiyeleyip, “Bu kafayla kurulamaz koalisyon!” diye bir şiir yazmış… 
Bu müthiş “grotesk haberi” zaplarken şehit cenazelerinin yürek yakan trajedisi ile karşılaşıyorsunuz. 
Bir dede… 
Yamalı pantolonu, yırtık pabuçlarıyla torununu uğurluyor. 
Başbakan’ın “Vatan için evlatlarımızı feda etmeye hazırız” dediği yerde çaresiz ve sahipsiz, arayıp soranı yok… 
Devlet tam kadro başka bir cenazede, yandaş bir yazarın cenazesinde boy gösteriyor. 
Cumhurbaşkanı Ankara’dan özel uçağı ile İstanbul’a gelmiş; tabuta omuz veriyor; kabine de neredeyse eksiksiz musalla taşı karşısında saf tutuyor. 
Bir yanda zavallılığın ve biçareliğin, diğer yanda bu ülkede mezara dek fark yaratan, ayrım yapan “güç” ve “güçlülerin” fotoğrafı var.

Şehit - VIP cenazesi farkı 
Tabloya bakarken İspanya’da vaktiyle tanık olduğum terör kurbanlarının cenazeleri aklıma geliyor. 
İspanya kralı ve kraliçesini kabine üyeleriyle birlikte eşin, dostun, VIP gazetecilerin ve iş dünyası temsilcilerinin, soyluların cenazesinde gördüğümü hatırlamıyorum… 
Buna karşın ETA’nın ülkeyi kana buladığı yıllarda Başbakan ve de Kral ailesinin,“şehit cenazelerinde” tam kadro istisnasız fire vermeden bulunduğunu gayet net anımsıyorum. 
Bu fark başlı başına “devlet” ve -her kim olursa olsun- “yurttaşı”na sahip çıkan bir ülkeyle, Türkiye’deki “rejim” arasındaki mesafeyi ortaya koymaya yetiyor. 
Bunları düşünürken Şirin Payzın’ın “Ne Oluyor?”unda; bizde akamete uğrayan“barış süreci” ile İspanya’daki “barış sürecini” karşılaştıran bir programa rastladım... 
İspanya deneyiminden “kıssadan hisse” sonuçlar çıkaran E. Büyükelçi Akın Özçer -özetle ve mealen- “Barış sürecinin biricik mimarı Cumhurbaşkanı’na karşı tavır almakla HDP’yi bindiği dalı kesmekle” suçladı. 
“Bununla HDP’nin ne yapmaya çalıştığını anlamadığını” ifade etti.

YAZININ DEVAMI

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Yurttaşlara mektup 28 Nisan 2024 | 69 Okunma 1921 Anayasası mı dediniz? 21 Nisan 2024 | 185 Okunma Kılıçdaroğlu vakası 14 Nisan 2024 | 563 Okunma 31 Mart’ın bahsi 07 Nisan 2024 | 92 Okunma Kesik kulağın mesajı 31 Mart 2024 | 214 Okunma