Sansürcübaşı Skuratov, Marx’ın
“Kapital”ine, “Canım bunu az Rus okur. Hele de anlayanı az çıkar”
demiş ve de yeşil ışığı yakmış.
Gelin görün ki “Kapital”in Rusçaya çevrilmesiyle “best seller”
olması bir olmuş.
Devrimin işçi sınıfı gelişmiş büyük sanayi ülkelerinden çıkmasını
bekleyen Marx bile buna şaşmış. “İşe bak!” demekten kendini
alıkoyamamış:
“Kimin kime yoldaş çıkacağı hayatta bilinmiyor. Genç Rusya’nın
şampiyonu olacağım hiç aklıma gelmezdi!”
Çarlık sansürü tedbiri elden bırakmayıp, komünistlerin “kutsal
kitabına” da karartma uygulasaydı, olaylar acaba farklı gelişir
miydi?
Son Çar Nikola, cahil Rasputin’in
oyuncağı olmak yerine feraset gösterebilseydi, devrimin kapısını
aralayan şekilde tahtından caymak zorunda kalır mıydı?
(Sosyal demokrat) Menşevikler; Bolşeviklere üstün çıksaydı; “Ekim
Devrimi” daha dayanıklı olur muydu?
Tarihte “öyle olsaydı”, “böyle olsaydı”, “keşke”, “eğer”e yer yok
ama böyle çok soru var.
100. yılına giren Ekim Devrimi’ni, hele de “tarihin sonu” afra
tafrasıyla ilan edilen “1989 Berlin Duvarı’nın yıkılışından” sonra
beliren gelişmelerle değerlendirmek, bugün yaşamsal önem
taşıyor.
Bolşevik Devrimi’nin üzerinden 100, Berlin Duvarı’nın yıkılışından
da 30 yıl geçmiş.
Bugün insanlık “Duvar”ın yıkılışından bu yana yeniden büyük bir
geri salınıma girmiş. Aşırı sağcılık-ırkçılık yükselmiş, vahşi
kapitalizm en kötü krizlerinden birine yuvarlanmış...
Şimdi b...