Dün yalnız “Hürriyet”in birinci sayfasındaydı. Türkiye öyle
korkunç yangın yeri ki, bu cins haberlere kolay sıra gelmiyor
diyebilirsiniz. Ama “devrim” niteliğindeki bir gelişme
söz konusu. Trump, dünyanın bir numaralı
petrol şirketi ExxonMobil’in CEO’su/başkanı Rex
Tillerson’u bildiğiniz “dışişleri
bakanı” yapmış. Senato tayini onaylarsa, Tillerson ABD’nin
damardan “dışişleri bakanı” olacak.
Tillerson’un manşetteki resmine bakarken
aklıma Pasolini’nin “Petrol” kitabı
geldi. Olay olan o kitabı yazarken esrarengiz bir ölüme kurban
giden İtalya’nın tanınmış yazarı, hükümetlerle petrol şirketleri
arasındaki “karanlık ilişkilere” parmak basmıştı. Taa
1970’lerde… çokuluslu şirketler ve finans dünyasının hükümetleri
boyunduruk altına aldığı bir “karanlık rejimin
tehlikesinden” bahsetmişti…
ABD başkanının şimdi doğrudan bir petrol şirketi devi CEO’sunu
dışişleri bakanı tayin ettiğini görünce; Pasolini’nin mezarında
döndüğünü düşündüm...
Eisenhower uyarmıştı
Exxon, dev bir petrol imparatorluğu. ABD basınındaki haberlere
göre, “ABD hükümetinden ayrı kendine özgü bir dış
politikası olacak kadar bağımsız bir güç”. Bizzat kendi
istihbaratı, düşünce kuruluşları ve jeopolitik hedefleri var.
Exxon’un son 12 yılına yönetici olarak damga basan
Tillerson, Obama yönetiminin son dönemde
Rusya’ya koyduğu yaptırımlarına sırtını çevirerek
örneğin Putin’le dost olmuş. Rus petrol
şirketi Rosneft’le Kuzey Kutbu’nda ortak
petrol aramaları yapmışlar. Ruslar bu yüzden
ABD’nin “müstakbel dışişleri bakanını” “dostluk
madalyası” ile onurlandırmış. Çokuluslu ABD petrol şirketi
özetle Washington’dan bağımsız kendi dış politikasının izinden
gitmiş.
Tillerson’un dışişleri bakanlığı senato onayından geçerse, Exxon’un
dış politikası ABD dış politikası olacak. Pasolini gibi bir solcu
entelektüeli bırakın ’60 lı yıllarda ABD
Başkanı Eisenhower’ın uyardığı bir tehlike
bu. “17 Ocak 1961 veda konuşması” olarak tarihe geçen
konuşmasında Başkan Eisenhower; ABD hükümetini “military
industrial complex/askeri endüstriyel