DÜSSELDORF - Almanya’nın en zengin eyaletlerinden “Kuzey Ren
Vestfalya”dayım.
Merkel’in son İstanbul seferi hakkındaki düşüncelerini sorduğum bir
Alman, bana radyoda duyduğu fantastik bir olayı aktardı:
Erdoğan ve Merkel; -hiç tercüman kullanmaksızın- karşılıklı onar
dakika birbirlerini dinlemişler.
Yani RTE Türkçe, Merkel de Almanca konuşmuş...
Erdoğan-Merkel görüşmesi sahiden eğer bu şekilde gerçekleştiyse,
“sağırlar diyaloğuna” bundan somut örnek düşünülemez.
Yok eğer bu bir şehir efsanesiyse, bu kez her durumda “sağırlar
diyaloğu”nun Alman kamuoyunun muhayyilesine geniş biçimde
yerleştiğinden söz etmek mümkün.
İki liderin karşılıklı birbirlerinin meramından tek kelime
anlamaksızın on dakika nutuklaşması bir “Olur mu öyle şey?” hayreti
yaratmıyor.
Bundan sonra zira beklenen Merkel’le Erdoğan’ın birbirilerini
anlamaları değil, anlamamaları... Birbirilerinin yüzüne bakıp hatta
karşılıklı “duvara konuşur” gibi konuşmaları.
Sultanların yöntemi mi?
İkili görüşme ardından Merkel’in basına verdiği açıklamalarda
söylediklerine bakılırsa (“Türkiye’de güçlü bir parlamentoya,
bağımsız bir yargı sistemi ve bağımsız bir medyaya ihtiyacımız
olduğunu düşündüğümü Erdoğan’a açıkça dile getirdim!”); bu “duvar”
yöntemini kullanmış olmaları çok muhtemel.
“Açıkça ifade ettiğini” belirttiği konuları Merkel, Erdoğan’ın
yüzüne gerçekten anlayabileceği dilden “Türkçe” söylemiş olsa; çok
vahim bir “one minute vakası” çıkabilirdi.
Bildiğimiz kadarıyla böyle bir diplomasi badiresi cereyan
etmedi.
Cumhurbaşkanı’nın yardımcıları belki de geçmişte sultanların
denediği böyle bir yönteme, tarafların ne diyeceği önden bilindiği
için, başvurmuş olabilirler.
Ancak Topkapı Sarayı sultanlarına yakışan bir diplomasi türü
bu.
Söylenmesi gereken en ağır laflar ediliyor ama zevahir de
kurtarılıyor. Size edilen bir araba dolusu lafın, zira Çince misali
bir kulağınızdan girip diğer kulağınızdan çıktığı sonuçta
muhataplarınızca not ediliyor.
‘İnfilaka doğru’
Görüşmenin ardından basına yansıyanlar da ancak bir “duvar
sohbeti”nin elvereceği ölçüde kısıtlı.
İstanbul buluşmasının ardından en dikkat çeken husus, yalnız
Türkiye’de değil, Almanya’da da basına çok az bilgi aktarılmış
olması.
Merkel sonuçta, “Vize muafiyeti 1 Temmuz’a yetişmeyebilir. Tüm
koşullar yerine gelecek!” dedi.