Nilgün Cerrahoğlu Cumhuriyet Gazetesi

Mercidabık

Bundan on gün önce Çizme’nin önde gelen gazetelerinden birinde (La Stampa) “Mercidabık” savaşı için koca “bir sayfalık” bir değerlendirme gördüğümde...

25 Ağustos 2016 | 1.199 okunma

Bundan on gün önce Çizme’nin önde gelen gazetelerinden birinde (La Stampa) “Mercidabık” savaşı için koca “bir sayfalık” bir değerlendirme gördüğümde şaşırmıştım.
Bizim ortaokul sıralarında okuduğumuz ve tarih kitaplarında kaldığını düşündüğümüz 5 yüzyıl öncesinin savaşı nasıl olup da bugün kelalaka bir gazetede böyle ansızın karşıma çıkmıştı?
“Halep yakınlarında Memluklulara karşı kazandıkları bu 1516’daki zaferle Osmanlı bütün Ortadoğu’yu aldı. Savaştan sonra Arap devletlerinin ortaya çıkması için dört asır beklemek gerekti” diye başlayan yazı ekliyordu:
“Ortadoğu’dan niye bela hiç eksik olmuyor? Araplar uzun zamandır bu soruyu kendilerine soruyorlar… Her şeyin kökeninde adını Suriye’de Halep yakınında bir ovadan alan Mercidabık savaşı var. Orada bugün de Esad vahşi bir dehşetle İslamcı isyancılara karşı savaşta. Savaş, bazı coğrafyaları böyle kendisine mesken ediniyor. Oraya yerleşiyor ve yüzyıllar sonra dahi aynı mekânları kanla suluyor. Beş yüzyıl önce 24 Ağustos’ta tam, Mercidabık’ta Araplar için böyle işte geri dönüşü olmayan bir tarih dramı yaşanmıştı...”

Özel seçilen tarih
Bu satırları okuduktan on gün sonra şimdi çiçeği burnunda “Fırat Kalkanı” için “sosyal medyada” karşıma bu kez “Mercidabık kutlaması” mesajları çıkıyor.
“Fırat Kalkanı Operasyonu için 24 Ağustos tarihi özellikle seçildi. 500 yıl önce bugün Cerablus’ta Mercidabık zaferi yaşanmıştı” diyor bunlardan biri.
“Osmanlı ordusu Suriye’yi 24 Ağustos 1516 yılında fethetmişti. Bugün 24 Ağustos 2016. Tam 500 yıl sonra Osmanlı torunları yine Cerablus’ta” diyordu başkası...
Beş yüz yıl arayla gündem olan bu “Mercidabık” modasına ve sosyal medyada yazılanlara bakılacak olursa; Cerablus’u basit bir “IŞİD kovalamacası” olarak görmek mümkün değil.
“Mercidabık=Cerablus” bütün Ortadoğu’nun bir kontrol merkezi olarak görülüyor. Bu kertede simge yüklü bir yeri mesken edinen savaşın tesadüfen “500. yıldönümünde” Ankara’nın ileri sürdüğü “IŞİD’le savaş” gerekçesine (bahanesine?) kimse inanmıyor.
“Fırat Kalkanı” şeklinde damgalanan operasyonu öncelikle “Suriye sonrası”nın hesabının görülmesi olarak algılayabiliriz. Sembolik düzlemde ise söz konusu operasyon “Ortadoğu’yu kimin/kimlerin kontrol edeceği”nin bir savaşı. Başka deyişle son kozların oynandığı en tehlikeli evredeyiz.

Neo-Osmanlılığın başlangıcı
Mercidabık’ın 500. yıldönümünü on gün öncesinden duyuran Stampa, operasyon için bu kez de şu yorumu yaptı:

YAZININ DEVAMI

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Yurttaşlara mektup 28 Nisan 2024 | 69 Okunma 1921 Anayasası mı dediniz? 21 Nisan 2024 | 185 Okunma Kılıçdaroğlu vakası 14 Nisan 2024 | 562 Okunma 31 Mart’ın bahsi 07 Nisan 2024 | 92 Okunma Kesik kulağın mesajı 31 Mart 2024 | 214 Okunma