Geçende bindiğim bir taksinin şoförü,
çocuklarıyla
arasına “zamanın” açtığı
uçurumdan bahsetmişti.
Henüz 40 yaşlarında olan
şoför, “Benim kendi
çocukluğumla çocuklarımın dünyası öyle
farklı ki, onlara erişmekte büyük
zorluk çekiyorum” demiş
ve eklemişti:
“Biz çocukken sokakta
oynardık, mahalleliyle takılırdık. Anne
babamız,arkadaşlarımızı bilirdi, çevremizi
tanırdı. Ben çocuklarımın internette
bugün kimle mesajlaştıklarını, kimle
arkadaşlık ettiklerini bilmiyorum.
Kızlarımdan biri 12, diğeri 14 yaşında.
Anneleri küçükken onlara lalettayin TV
bile seyrettirmezdi.
Saatler geçirdikleri internette şimdi ne
yapıyorlar bilmiyoruz. Yapabileceğimiz
tek şey onlara elimizden geldiğince
yanlışı, doğruyu öğretmek. Hepsi
bu!”
Öyle milattan önce filan
değil.
Konuştuğum şahıs 1970’lerde doğmuş. Ama
çocuklarıyla artık ortak bir dünyada
yaşamıyor...
Hürriyet’in manşetinde önceki
gün “Mavi Balina oyunu oğlumuzu
öldürdü”başlıklı haberi görünce, kısa süre önce yaptığım bu
konuşmayı hatırladım.
Habere göre ana
baba “Gazi
Üniversitesi öğrencisi çocuklarının son
zamanlarda sanal ortamda sürekli Mavi
Balina oyunu oynadığı için intihar
ettiğini” açıklamış.
Gazi Üniversitesi öğrencisinin ailesi,
çocuklarının son zamanlarda davranışlarının tanınmayacak kadar
değiştiğini söylemişler,
oğullarının “oyundaki
talimatlara uyarak kendini
jiletlediğini, boynuna
ilmek geçirdiğini, korku filmleri
izlediğini ve aylarca odasından
çıkmadığını” belirtmiş
ve “Oyunun son direktifi intihar etmesiydi.
Ve bunu
yaptı” demişler.