Türkiye günlerdir Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın
Kuran’la meydanlara inmesini konuşuyor. Bu artık bir yol ayrımı
gibi...
Dinin siyasete bu kertede malzeme edilmesinin hızı bir yerde
kesilmezse, bir üst aşama artık yalnız şeriatın konuşulması
olabilir:
Şeriattan yana mısınız? Karşı mısınız?
Ha gayret. Az kaldı...
Demokrasinin bunca araçsallaştırılması...
Dinin sınırsız şekilde her ortamda kullanılması...
Devletin sonuna kadar ele geçirilmesi...
Bütün bu olgulara “Yeni Türkiye” seferberliğinde istenilen ivme
kazandırılırken; “demokrasi”nin gerçek anlamı ve yeri neydi;
“din-devlet ilişkileri”, “laiklik” ne demekti, bunları hepten
unutttuk neredeyse.
Sapla saman birbirine karıştı.
Hele ki “laiklik”...
“Aktif laikliğin modası artık geçti. Zaman ‘pasif
laiklik’ zamanı” filan denirken, “laikliğin” pratiği askıya
alındı.
Mevcut anayasa ile veya.. buzdolabına kaldırıldı.
Bu savrulmanın ortasında tam hocam Bozkurt
Güvenç’in bu konuları irdeleyen son kitabı elime geçti.
Nicedir yazmak istiyordum.
Cumhurbaşkanı’nı elinde Kuran’la meydanlarda görünce, sırasıdır
dedim...