Trump’ın Kudüs’ü “İsrail’in başkenti” olarak
tanıması üzerine Erdoğan, “Bu, Müslümanların
kırmızı çizgisidir. Buradaki mücadelemizi son ana kadar
kararlılıkla sürdüreceğiz” dedi. Ardından üsteledi:
“Eyy Trump, sen ne yapmak istiyorsun? Siyasi liderler karıştırmak
için değil barıştırmak için olurlar. Trump ben güçlüyüm öyleyse
haklıyım diyorsa yanılıyor. Haklı olan güçlüdür. Burada biz
haklıyız!”
Washington’a Ankara’dan başka bu tonda “Eyyy Trump!” çeken yok.
Öteki Müslüman liderlerin tepkisi “Vah vah, bu iş çok kötü oldu”dan
öteye gitmiyor.
ABD Başkanı’nın mayıstaki Riyad çıkartmasında ışık saçan garip bir
“kristal küre”ye el basarak Trump’la güle oynaya poz veren Mısır
Devlet Başkanı Sisi ile Suudi Arabistan Kralı
Selman bu “büyük oyun”un paydaşları.
Sisi, kalıplaşmış kınama cümleleri ve göstermelik aradığı Filistin
yönetimi başkanı Ebu Mazen/Mahmud Abbas’la yaptığı
telefon konuşması dışında belirleyici bir tavır almadı.
Suudi Arabistan’daki durum da, artık tamamen veliaht prens
Muhammed bin Selman’ın denetiminde.
Arabistanlı Kushner
Yaşlı kraldan tahtı devralması beklenen ve de adının kısaltılmış
baş harfleri “MBS” lakabıyla bilinen 32 yaşındaki hırslı veliaht,
Kudüs için arıza çıkarmak bir yana “oyun”un ön plandaki baş aktörü
konumunda.
Güzden beri yaygın biçimde öne sürülen iddialara göre, Trump’ın da
ötesinde doğrudan Netanyahu tarafından belirlenen
bir “büyük oyun” var.