NATO’nun Ege’de yeni bir görevi var: Mülteci akınını zapturapta
almak!
Ancak bu görevi NATO nasıl yerine getirecek?
Manzarayı göz önüne getirin.
Bir yanda mülteci botları, diğer yanda NATO’nun süper teknolojik
savaş gemileri…
Savaş gemileri mülteci botlarına karşı ne yapacak?
Deniz ortasında onlara ateş mi açacak? Gariban mülteci sallarını mı
batıracak?
Hayır.
Türkiye ve Almanya’nın talebiyle devreye giren; Atina’nın gönülsüz
katılımıyla biçimlenen bu çiçeği burnundaki “Ege operasyonu” sadece
“bilgi-gözetim-devriye” misyonuyla sınırlı olacakmış... NATO,
Türk-Yunan sahillerinde elde ettiği “istihbarat”ı Türk ordusuna
sunacakmış. TSK de insan kaçakçılığı yapan mafyaları bu sayede
çökertip onları etkisiz kılacakmış.
Misyon net değil
Öneriyi üstlenen Türk-Alman hükümetleri dışında NATO camiasında
büyük isteksizlik ve şaşkınlıkla karşılanan NATO’nun acil bağlamda
hayata geçirdiği “mültecilerle savaş misyonunda”, pek çok soru
işareti var.
New York Times’ın dün baş sayfadan “net olmayan misyon” sözleriyle
verdiği haberde Avrupa Müttefik Güçler Komutanı General Philip
Breedlove’un örneğin; “henüz angajman kurallarını çözmediklerini”
söylediği kaydediliyor. NATO Müttefik Güçler Komutanı Breedlove,
“Bu, son 20 saat içinde oluşan bir misyon” diyor: “Misyonumuzun tam
olarak ne olduğunu (misyon verildikten sonra) yeni
tanımlayacağız!”
NATO’nun Ege’de yol alan mülteci gemilerini durdurmak ya da onları
geri çevirmek gibi bir görevi yok. Ama Ege’de batan bir mülteci
gemisi karşısında örneğin NATO ne yapacak? NATO gemileri, deniz
hukuku kuralları bağlamında zorunlu sayılan bir kurtarma
operasyonuna mı girişecek, yoksa boğulan insanlara seyirci mi
kalacak?
NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg bu kabil soruları, bu tür
olayları sahil güvenlik güçlerine bildireceklerini ve “krizin”
üstesinden o güçlerin gelmesini bekleyeceklerini söyleyerek
geçiştiriyor…
İtalya’dan “La Stampa”ya göre kesin ve “yeni olan” biricik şey şu:
Türk sularında bulunan ve tespit edilen tüm mülteciler derhal
Türkiye’ye teslim edilecek! Haziranda AB ile yapılan geri kabul
anlaşmasının da devreye gireceği düşünüldüğünde, mülteci krizinin
bu yeni dönemde Türkiye’nin ne kertede başını ağrıtacağı
ortada…